The Enlightenment Revolution that has occured in 19th century has brought along trends such as nationalism, not only ethnic groups within Ottoman empire, but also Turks have began to get acquainted with their identity and have confronted firstly to management and secondly against the other nations by “the other” mentality. In leadership of Eleftherios Venizelos who added and disappeared that era’s political scene, waged war against National Rebellion that Turks give start against invasion and Greek army was rejected unto the shores by a big rejection that they could never have. The First World War allies turned their coat after Turkish military victory, excluded Geeece and began to get into communication with newly founded Turkish Republic’s architects. Turkish victory that leave a deep scar on Greeks’ national memory, economics, politics, shortly its life, has taken important part as 1922 Asia Minor Catastrophe. Afterwards being signed Lausanne Peace Treaty, Anatolian Greeks’ destiny was exchange made a wound in both nations, but especially Anatolian Greeks. Greece has been able to adabt the immigrants who are in bad conditions within a very short duration still regarded as a ‘miracle’. Catastrophe that is rarely represented in movies except documentaries was accepted as a nostalgie and a memory from the past that the nation would like to forget and movie makers have choosen to deal with the country’s current problems and social/political variations. The other reason for Asia Minor struggle not being reflected in the movies, the relationships’ gaining a more peaceful axis by two countries’ leaders steps. In the movies it can be easily understood that the one and the only responsible for catastrophe was Greeks who led an invasion over Anatolia and their obsession named Megali Idea, Turks not being barbarian, but giving way to a conflict for a personal revenge emotion. Meanwhile with a descendent exchange there is a reflection on movies for Asia Minor land is not a ‘lost homeland’, but ‘unforgotten homeland’. Current Greek cinema has an increasing role and interest on immigration. On current cinema trends which exhibits a persona centered structure performs successful examples and Asia Minor constitutes a cause or location for the subject handled but being an actual subject. Dealing with this subject is worth examining three films produced on various years which based on two countries’ politics.
19. yüzyılda gerçekleşen Aydınlanma Devrimi milliyetçilik, ulusalcılık gibi akımları da beraberinde getirince yalnızca Osmanlı’nın içindeki etnik gruplar değil, Türkler de ulusal kimliklerinin bilincine varmaya başlamışlar ve Osmanlı bünyesinde yine aynı şekilde önce yönetime, daha sonra oluşan ‘öteki’ bilinciyle diğer uluslara karşı durmuşlardır. Eleftherios Venizelos’un yol göstericiliğinde Türklerin işgale karşı başlattığı Milli Mücadele’ye savaş açılır ve Yunan ordusu içlere kadar ilerlerken hiç beklemediği büyük bir geri püskürtmeyle kıyılara sürülür. Türklerin askeri başarısından sonra taraf değiştiren Dünya Savaşı zaferinin müttefikleri, Yunanistan’ı bir köşeye atmış ve yeni kurulan Türk Devletinin mimarlarıyla iletişime geçmeye başlamışlardır. Yunanlıların ulusal hafızasına, ekonomisine, siyasetine; kısacası yaşamında büyük ve derin bir iz bırakan Türk’ün zaferi, böylece 1922 Küçük Asya Felaketi olarak resmi Yunan tarihine geçer. Peşi sıra imzalanan Lozan Barış Antlaşması’yla ülkedeki Rumların kaderi de belirlenmiş ve ‘zorunlu göç’ yolu görünmüştür. Çift taraflı mübadele, iki ülkenin, ama özellikle Anadolu’da yaşayan Rum halkın üzerinde büyük yaralar açmış, Yunanistan, bugün bile hâlâ ‘mucize’ olarak baktığı kısa süre zarfında çok kötü koşullarda yaşayan mübadilleri yeni geldikleri ülkeye adapte edebilmiştir. Belgeseller dışında pek az filme yansıyan felaket, yönetmenler için bir nostalji ve halkın unutmak istediği geçmişten bir anı olarak görülmüş, sinemacılar ülkenin güncel sorunları ve toplumsal/siyasal varyasyonlarıyla ilgilenmeyi seçmişlerdir. Küçük Asya mücadelesinin filmlere yansıtılmamasının bir başka nedeni de ilişkilerin her iki ülke liderleri tarafından atılan adımlarla kısa sürede barışçı bir eksen kazanmasıdır. İncelenen filmlerde felaketin tek sorumlusunun Anadolu’ya asker çıkaran Yunanlılar ve onların Megali İdea saplantısı olduğu, Türklerin kötü veya barbar olmadığı, ama ‘Yunanlılardan’ çektiklerinden dolayı şahsi bir intikam duygusuna kapıldıklarından ötürü çatışmaların yaşandığı görülmektedir. Bunun ardından gelen mübadeleyle beraber Küçük Asya topraklarının ‘kaybedilmiş vatanlar’ değil, ‘unutulmayan vatanlar’ olarak anıldığı filmlere yansımaktadır. Yunanistan son dönem sineması göç konusuna eskisinden daha fazla eğilmektedir. Küçük Asya felaketinin neden olduğu hikâyelerle birey merkezli bir oluşum sergileyen son dönem sinemasında güzel örnekler ortaya konulmakta ve Küçük Asya, asıl özne olmaktan çok, ele alınan konunun bir nedeni veya mekânı olarak fonu oluşturmaktadır. Bu alanda farklı yıllarda yapılan ve iki ülkenin siyasi politikalarına göre şekillenmiş üç filmi incelemek yerinde olacaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | January 1, 2014 |
Submission Date | October 9, 2015 |
Published in Issue | Year 2014 Volume: 180 Issue: 180 |