Yaklaşık 110 dönümlük bir alana yayılım gösteren Hasankeyf Kalesi gerek İslâm öncesi gerekse İslâmi dönemde önemli bir yerleşme olma durumunu korumuştur. İç kalede kesintisiz olarak devam eden yerleşim 1970 yıllarına kadar sürmüş, sonrasında halkın ‘‘aşağı şehir’’ olarak da adlandırdığı ve günümüzde baraj suları altında kalan alanda, Hasankeyf Kalesi surlarının dışında yaşam devam etmiştir. Günümüzde iç kalede aktif yaşam olmamakla beraber konutlar dönemin birer hatırası olarak kısmen yıkılmış kısmen de ayakta, varlıklarını içinde insanlar olmadan sürdürmektedir. Kalede yapılan incelemelerde yapım tekniği açısından üç konut türü ile karşılaşılmıştır. Bunlardan ilki taş malzemenin kullanımıyla inşa edilmiş yığma konutlar, ikincisi kaya oyma konutlar, üçüncüsü ise kaya oyma ve yığmanın bir arada kullanıldığı türdür. Kaya oyma konutlar bölgedeki ve Anadolu’daki benzer örnekler açısından değerlendirildiğinde İslâmi dönem öncesine ait olduğu izlenimini vermekle beraber üzerlerinde bir tarih ibaresi, yazı, sembol, motif ya da kitabe gibi yapı künyesine yönelik belge niteliğindeki ipuçlarının bulunmaması bizi tarihlendirme noktasında şimdilik daha temkinli hareket etmeye itmektedir. Yığma konutlar kalede yaşamış insanların sözlü ifadelerinden hareketle erken Cumhuriyet dönemine tarihlendirilebilir. Kaya oyma+yığma esaslı konutlar ise kullanılan Türk ve İslâm dönemi devşirme malzemelerinden hareketle kaya oymalara yığma eklemelerinin yapıldığı dönemlere tarihlendirilebilir. Çalışmada bu yapı türleri birer örnekle ile ele alınarak tanıtılacaktır. Konut sahiplerinin yaşadıkları çevre ve yaşam biçimleri ile yakından ilgili olarak konutların ekonomik ve sosyolojik açıdan irdelemesi yapılacaktır.
Spreading over an area of approximately 110 decares, Hasankeyf Castle preserved its status as an important settlement both in pre-Islamic and Islamic periods. The settlement, which continued uninterruptedly in the inner castle, lasted until the 1970s, and then life continued outside the walls of Hasankeyf Castle in the area called the " outer castle settlement" by the people and which is now flooded by the dam. Although there is no active life in the inner castle today, the houses are partly destroyed and partly standing as a memory of the period, continuing their existence without people. In the examinations made in the castle, three types of residences were encountered in terms of the construction system. The first of these is the masonry houses built with the use of stone materials, the second is the rock-carved houses, and the third is the type in which rock carving and masonry are used together. When the rock-carved dwellings are evaluated in terms of similar examples in the region and Anatolia, they give the impression that they belong to the pre-Islamic period, but the absence of documentary clues such as a date inscription, writing, symbol, motif or inscription on them pushes us to act more cautiously at the point of dating for now. The masonry houses can be dated to the early Republican periods based on the verbal expressions of the people who lived in the castle. On the other hand, the rock-carved+masonry based houses can be dated to the periods when masonry additions to the rock carvings were made, based on the Turkish and Islamic period spolia materials. In the study, these building types will be introduced with an example. The dwellings will be examined in terms of economic and sociological aspects, closely related to the environment and life styles of the dwellers.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Cultural Studies |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | December 15, 2022 |
Submission Date | January 23, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 |
Bu sistemin içeriği ve TÜBA-KED'de yayınlanan tüm makaleler "Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0" altında lisanslanmıştır.