Selçuklulardan itibaren başlayan saray kültürünün devamı olarak Osmanlı Devleti saray adabında da geleneksel faaliyetler olan güreş, binicilik, okçuluk gibi aktiviteler askerî talimin bir parçası olarak kabul görmüş ve devlet ricali dahil, sarayın hemen tüm erkanı tarafından da bir fiil uygulanmıştır. Bu bağlamda, mezkur aktiviteler sıradan bir talim olarak değerlendirilmeyip, dönemin hükümdarlarının ilgisi oranında farklı zamanlarda Ceyb-i Humayun Defterlerine kaydedilmek sureti ile saray bünyesinde pehlivanlar barındırılmıştır. Özellikle III. Selim ile Sultan Abdülaziz’in güreşe olan ilgileri hasebiyle saray ricali tarafından pehlivanlar büyük ilgi görmüş, en bilinenleri sarayda farklı görevler tevdii edilmek sureti ile padişahın huzurunda güreş tutmuştur.
Buna mukabil, bir ülkede sporun gelişmesi, yaygınlaşması ve uluslararası boyutta başarılı sporcuların yetişmesi adına, ülkenin bir spor politikasının olması da şarttır. Osmanlı Devleti’nin XIX. Yüzyıl sonu ile XX. Yüzyıl başlarında içerisinde bulunduğu siyasi, askeri durum düşünüldüğünde, spora ve sporcuya yaklaşımın, çağdaşlarının seviyesine ulaşması dönem itibari ile pek mümkün olamamıştır. Ayrıca unutulmamalıdır ki, icranın başında bulunan kimsenin olaya bakışı, toplumunda konuya merakı üzerinde tesirlidir. Tüm bu tespitlere rağmen Türklerin bireysel olarak yapılan bir sporda dünya ölçeğinde başarı sağlamaları da manidardır. Yapılan bu çalışmada, II. Abdülhamid’in güreş sporuna ve pehlivanlara olan yaklaşımı üzerinde durulmaya ve Osmanlı pehlivanlarının zorunlu olarak çıktıkları Avrupa ve Amerika turlarında gerçekleştirdikleri müsabakaları, karşılaştıkları sorunları, mağduriyetleri ve sonuçları hakkında bilgiler verilmeye çalışılmıştır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Cultural Studies |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | September 14, 2021 |
Submission Date | March 11, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Issue: 23 |