2000 sonrası Yeni Türkiye Sineması’nda, dönemin toplumsal heterojenliğine paralel olarak toplumsal
cinsiyet, sınıf, kimlik ve mekan gibi öğeler üzerinden farklı sinemasal temsiller üretildiği görülmektedir. Bu
dönem anlatılarında sıklıkla yer alan temsillerden biri de madun imgesidir. Çalışmanın amacı Yeni Türkiye
Sineması’nda madunların gündelik yaşam pratiklerine, sıkıntılarına, çelişkilerine, toplumsal tahakküm ve
tabiiyet ilişkilerine ve eğer varsa ürettikleri direniş yöntemlerine nasıl yer verildiğini saptamaktır. Örneklem
olarak Zerre (Erdem Tepegöz, 2012) filmi, ana karakteri Zeynep’in madun konumunu bütünlüklü
bir şekilde; mekansal, sınıfsal ve bedensel sınırlılıklar çerçevesinde ele alan bir film olması nedeniyle
seçilmiştir. Çalışmanın kuramsal altyapısını, Antonio Gramsci, Ranajit Guha, Gayatri Chakravorty
Spivak, Gyanendra Randey ve Dipesh Chakrabarty gibi sosyolog ve kuramcıların çalışmalarıyla şekillenen
Maduniyet Çalışmaları teorisi oluşturmaktadır. Bu bağlamda film analiz edilirken maduniyeti çerçeveleyen
toplumsal koşullar referans alınarak sosyolojik eleştiri yöntemi ile madun kavramının filmde nasıl temsil
edildiği saptanmıştır. Madun imgesini öyküsünün merkezinde tutan Zerre, kentsel yoksulluk ve işsizlik
çıkmazı içerisindeki bireylerden biri olan Zeynep’in var olma mücadelesini aktarırken, aynı zamanda
maduniyetin sosyo-ekonomik şekillenişini de anlatısallaştırmıştır. Bununla birlikte, Maduniyet Çalışmaları
kuramcılarının sıklıkla işaret ettiği, madun ile egemen olanın ilişkisinde cinsiyet vurgusunun önemi,
çalışmanın yaptığı analizle de belirginleşmiş; madunun cinsiyetinin kadın olduğu durumlarda egemen
olanın dayattığı tahakkümlerin çok daha ağır olduğu ve daha çok bedensel politikalar üzerinden kurulduğu
sonucuna varılmıştır.
İstanbul Kültür Üniversitesi
Starting in 2000, New Turkish Cinema has given room to different representations in relation to gender,
class, identity and spaces, parallel to the era’s social heterogeneity. The image of the subaltern is one of
the most recurring representations in these narratives. In this context, this study aims to analyze the ways
in which New Turkish Cinema represents the subaltern’s daily life practices, problems, contradictions,
relations of oppression and subordination, and if there is any, modes of resistances. The analysis will focus
on the film, Zerre (Erdem Tepegöz, 2012), and its protagonist Zeynep, who is positioned as the subaltern
in terms of spatial, class-based, and embodied boundaries. The theoretical framework of the study will
draw on the works of Antonio Gramsci, Ranajit Guha, Gayatri Chakravorty Spivak, Gyanendra Randey,
Dipesh Chakrabarty, all pertinent to subaltern studies. In this context, the analysis is based on the social
conditions defining subalternity. The representation of subaltern was studied by using the social criticism
method. Zerre focuses on the image of the subaltern by narrating the story of Zeynep’s struggle for survival,
as an individual who is pressured by urban poverty and unemployment, while also narrativizing the socioeconomic
formation of subalternity. At the same time, the importance of gender in the relationship between
the subaltern and those in power, as often pointed out by subaltern studies scholars, is an important aspect
that is underlined in this film’s analysis. Finally, it has been concluded that when the gender of the subaltern
is female, the relationship of domination established by the ruling class is much more severely practiced, and particularly based on body politics.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Communication and Media Studies |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2021 |
Submission Date | May 6, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 |
Türkiye İletişim Araştırmaları Dergisi'nde yayımlanan tüm makaleler Creative Commons Atıf-Gayri Ticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.