Ortaçağ Skolastik düşüncesinin önde gelen
düşünürlerinden John Duns Scotus’un kendinden sonra gelen birçok düşünürü
incelikli felsefi düşüncesi ile etkilediğini söylemek ileri bir iddia
olmayacaktır. Ancak Scotus’un, Kant’ın ahlak düşüncesi ve onun felsefesi
açısından kilit öneme sahip summum bonum
kavramı üzerinde doğrudan etkili olduğunu söylemek radikal bir iddia olabilir.
Bunun yerine, Scotus’un Kant’ı Francisco Suarez (1548-1617), Christian Wolff
(1679-1754) ve Christian August Crusius (1715-1775) üzerinden etkilediğini
söylemek daha doğru ve ayakları yere basan bir iddia olacaktır. John Duns
Scotus ve Immanuel Kant farklı dönem ve dünyalara ait düşünürler olsalar da bu
iki düşünürün ahlak anlayışlarında birtakım benzerlikler olduğu düşünülebilir. Bu
benzerlikler, Scotus’un adalet-menfaat eğilimleri ve inayet anlayışı ile Kant’ın
en yüksek iyi, asli günah ve inayet anlayışları bağlamında ortaya çıkmaktadır. Her
iki düşünür de insan doğasında iki temel yatkınlık ya da eğilim olduğunu
varsaymaktadır. Scotus’un adalet ve
menfaate eğilim olarak adlandırdığı bu yatkınlıklar, Kant felsefesinde iyi ve kötüye eğilim olarak karşımıza
çıkmaktadır. Hem Scotus hem de Kant, insanın ahlakın konusu olması gerektiğini
düşünür ve insana sahip olduğu akıl ve özgür iradeden dolayı sorumluluk
yüklerler. Kişiler, özgür iradelerini kullanarak, kötü ve menfaat içerenin ne
olduğunun farkına varabilirler. Böylece ilahi inayete layık hale gelirler. Bu
makalede, Scotus’un adalet eğilimi ve
Kant’ın en yüksek iyisi arasındaki
benzerlik ve farklılıklar üzerinde durulacak, adalet eğiliminden saptıran bir
güç olarak menfaat eğilimiyle Kant’ın asli günah anlayışı karşılaştırılacak ve
her iki düşünürün, kendinde iyi olana ulaşabilmek için inayet anlayışına hangi
noktalarda başvurdukları netleştirilmeye çalışılacaktır.
Although it would not be a
hyperbolic claim to say that John Duns Scotus, one of the leading philosophers
of medieval scholastic thought, influenced many of the successor thinkers with
his subtle philosophical thinking, asserting that Scotus had a direct impact on
Kant's moral philosophy and summum bonum which is the key concept to his
philosophy can be a radical claim. Instead, it would be more accurate to say
that Scotus influenced Kant through Francisco Suarez (1548-1617), Christian
Wolff (1679-1754) and Christian August Crusius (1715-1775). In spite of the
fact that John Duns Scotus and Immanuel Kant are philosophers of different
periods and intellectual worlds, it can be thought that there are some
similarities between the ethical thoughts of these two thinkers. These
similarities emerge in the context of Kant's summum bonum, orijinal sin and divine providence with Scotus's two
inclinations, namely, inclination to justice (affectio justitiae) and self interest (affectio commodi). Both thinkers assume that there are two basic
tendencies of/in human nature. These tendencies, which Scotus describes as a
tendency to justice and to interest, emerge as good and bad tendency in Kant's
philosophy. Both Scotus and Kant think that human beings must be the subject of
morality, and they also assume responsibility for the reason and free will that
man is thought to have. By using their free will, human beings can realize what
is bad and which includes interests. Thus they become worthy of divine dignity.
This article will focus on and try to clarify the similarities and differences
between Scotus's affectio justitiae
and Kant's summum bonum; affectio commodi as a power deviating
human beings from the inclination for justice and compare all these with Kant's
notion of original sin.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Philosophy |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 2 Issue: 3 |