Abstract
20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren teknolojik gelişmelerin artmasıyla birlikte toplumlar arası iletişim
güçlenmiş ve kamuoyunun önemi ortaya çıkmıştır. Bu durum milli çıkarlarına ulaşmak amacıyla çeşitli
taktik ve teknikler uygulayan devletlerin de dikkatini çekmiş ve devletler kamuoyunu yönlendirmeyi
denemeye başlamışlardır. Nitekim, devletlerin özellikle karar verme mekanizmalarındaki aktörlerin
yer aldığı toplulukları etkilemeye çalışarak dış politika oluşum ve uygulama sürecinde etkin olma
çabalarıyla birlikte literatürde kamu diplomasisi kavramı ortaya çıkmıştır. 1965 yılında Tufts Üniversitesi
Hukuk Fakültesi Dekanı Edmund Gullion tarafından ortaya atılan kavram küreselleşmenin toplumlar
arasındaki sınırları ortadan kaldırmaya başlaması ve bunun doğrultusunda geleneksel diplomasi
tekniklerinin yetersiz kalması ile birlikte bir yandan devletlerin dış politikalarında kullandığı önemli
bir teknik haline gelirken, diğer yandan akademik çalışmalarda önemli bir konu haline gelmiştir.