İncelemesini yaptığımız “Sanatın İlkeleri” isimli bu kitap, bir bilim insanın bilim yapma sürecinde geçmiş deneyimlerinden nasıl yararlanabildiğinin ve onlardan nasıl etkilendiğinin en güzel örneğidir. Collingwood’un annesi bir döneminde tanınan bir sanatçıydı. Collingwood sanata yönelik görüşleri, annesinin sanatını icra etmesi üzerine akıl yürütmeleri sonucunda oluşmuştur. Ebeveynlerini sürekli olarak izlemiş olan Collingwood, sanat hakkında şu sonuca ulaşmıştır: “Sanat uzmanlarının hayran bakışlarına sunulan bitmiş bir ürün olarak değil de, resim sanatında belirli bir sorunu elden geldiğince çözme girişiminin evde, el altında tuttuğumuz, gözle görülebilir bir kanıtı olarak görmek gerektiğini öğrendim” (Collingwood, 1996, s. 10). Erken yaşlarda deneyimlemiş olduğu sanatın icrasının amacı ve problemi bu eserinde bir daha karşımıza çıkmaktadır. Collingwood, kitabında sanatı ve zaanatın birbirine karıştırıldığını ve bunların birbirinden ayrı tutulması gerektiğini Teknik Sanat Teorisi’ni eleştirerek ifade etmektedir. Zanaatçı kişiler ortaya koyacağı ürünü önceden kafalarında canlandırabilirler ve bu durum zanaatçıyı, sanatçıdan ayıran bir durumdur. At nalı yapan bir kişi, nasıl bir nal ortaya çıkartabileceğini bilir. Teknik Sanat Teorisi’ne göre sanat tam olarak budur. Collingwood bu görüşe karşı çıkmaktadır. Ona göre, sanatın belirli bir karşılığı yoktur ve sanatçılar ortaya çıkaracakları eseri önceden kestiremezler. Kısacası yazarın bu tutumu sanatın bir meta unsuru veya safi çıkar-zarar ilişkisine indirgenmesinin karşısında bir tutumdur. O, sanatı bir ifade biçimi olarak görmektedir. Sanat, kişiye özel veya ısmarlama şekilde yapılması mümkün değildir. Bu nedenle sanat icra edilirken sonuç ön görülemez.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Book Review |
Authors | |
Publication Date | April 30, 2022 |
Acceptance Date | April 26, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 4 Issue: 1 |