Modernity has long been a dominant paradigm in producing knowledge and in determining theoretical framework of the disciplines although it is in connivance with a Eurocentric ideology and conflict of paradoxes in itself. The other participant of the crime, committed with Eurocentric ideology, is sociology as an observation method of modernity’s self and developed with it. They also display a tautological view with each other. Compatibility of paradoxes in modernity makes the othering notions of rejection, negation etc. inevitable. Otherization in sociological literature has been a reference point in historiography that is developed with the claim that historical process experienced throughout Europe is the only straight and universal one with an essentialist perspective, in the Orientalist discourse that is established in parallelism with colonial activities and generating ideal tips. This article aims to criticize the framework and the narrative in modernity and sociology as they contain Eurocentric discourse according to post-colonial theory. While chasing a non-othering paradigm inquiring troubles and dilemmas that post-colonial theory faced will also be the other aim of this study. This paper aims to be authentic by determining the problems of post-colonial theory that criticizes the dominant paradigm through orientalist discourse yet falls into clutches of self-orientalism.
Modernite, uzun bir zamandır tüm dünyada, Avrupa-merkezci bir ideolojiyle suç ortaklığı yapmasına ve özünde barındırdığı çelişkilerin bağdaşmazlığına rağmen, bilgi üretimi ve disiplinlerin teorik çerçevesini belirlemede hâkim paradigma olmayı sürdürmektedir. Avrupa-merkezci ideolojiyle girişilen suçun iştirakçilerinden bir diğeri de, modernliğin kendi kendini gözleme tarzı olarak ve onunla birlikte gelişen, aralarında totolojik bir görünüm sergileyen sosyolojidir.Modernitenin özünde barındırdığı çelişkilerin bağdaşmazlığı, yadsıma, inkâr vs. ötekileştirme nosyonunu kaçınılmaz kılar.Sosyolojik literatürde ötekileştirme, özcü bir yaklaşımla Batıda yaşanan tarihsel sürecin tek doğru ve evrensel olduğu iddiasıyla geliştirilen tarih yazımında, sömürgeleştirme faaliyetlerine koşut olarak geliştirilen oryantalist söylemde, ideal tiplerin oluşturulması gibi konularda referans noktası olmuştur.Bu makale, modernite ve sosyolojideki teorik çerçeve ve anlatının Avrupa-merkezci bir söylem barındırmasındanhareketle post-kolonyal teoriye göreeleştirisini yapmayı amaçlamaktadır.Ötekileştirmeyen bir paradigmanın izini sürerken post-kolonyal teorinin karşılaştığı zorluklar ve açmazlarıortaya koymak da bu çalışmanın bir diğer amacı olacaktır.Çalışma, post-kolonyal teorinin sosyolojideki oryantalist söylem üzerinden hâkim paradigmayı eleştirirken self-oryantalizmin ağına düştüğü hususları belirtmek suretiyle özgün olmayı hedeflemektedir.
Din Sosyolojisi Oryantalizm Avrupa-merkezcilik Ötekileştirme Kültürelcilik Post-kolonyalizm
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Translation |
Authors | |
Publication Date | July 31, 2018 |
Submission Date | July 1, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 Volume: 1 Issue: 1 |