Bilgi, üretildiği zaman, mekân, ortam, bağlam, gerekçe, üreten ve muhatabı, oluşma ve dağılma süreci, etkisi, kalıcılığı vb. bütün parametrelerden bireysel bir konu olmaktan çok toplumsal bir unsurdur. Dolayısıyla bilginin oluşumu, dağılımı ve öğretimi toplumsal değişmenin sonuçları olabildiği gibi sebepleri de olabilmektedir. Geçmiş yüzyıllar hatta on yıllar öncesiyle kıyaslandığında bilginin oluşma, işlenme, dağılma, öğretime uygun hale getirme (programlama)nin tamamında ciddi değişikliklerin olduğu açıkça görülmektedir. Örneğin kitlesel bilgi yayma araçlarının günümüzle kıyaslanamayacak kadar sınırlı olduğu dönemlerde bilgi, toplumda küçük bir zümrenin uğraşı ve ulaşabileceği bir üst birikimi ifade etmektedir. Günümüze gelindiğinde ise matbaayla başlayan ve internetle geçmişte hayal bile edilemeyen seviyeye gelerek her türlü bilginin dağıtımını kolaylaştıran gelişmeler, klasik bilme ve öğretim tarzlarının tamamı üzerinde ciddi dönüşümler meydana getirmiştir. Bilginin üretimi ve aktarılmasında meydana gelen teknolojik kolaylıklar, klasik eğitim sisteminde yer alan önemli aktörleri de dönüştürmüş, onların önceki rollerinin bir kısmının etkisizleşmesini sağlayarak bazı durumlarda statülerinin de buna bağlı olarak aşağıya doğru düşmesini sağlamıştır. Zira açıkça görülmektedir ki, ilim adamı ya da öğretmen, artık birçok konuyu bilen üst bilgi sahibi olduğu için toplumsal statüsü yüksek olan biri olmaktan ziyade, birçok bilgiden bir kısmını bilen ve bunlar içerisinde ancak küçük bilgi alanları hakkında derinliği olan bir uzmana dönüşmüştür. Bilginin dolaşımı ve etkili öğretimi hususunda teknolojinin kullanılmasında gelinen noktada öğretici, bilgiyi öğrenen, muhafaza eden ve aktaran rollerinin birçoğunu makinalara ve yazılımlara terk etmek durumunda kalmış ve kalmaya devam edeceğe benzemektedir. EBA türü bilişim ağlarının gün geçtikçe öğretimin vazgeçilmez parçası haline gelmesi, gelecekte yapay zekâya sahip araçların neler yapabileceğiyle ilgili önemli ipuçları vermektedir. Bütün bu teknolojik ve bununla ilgili toplumsal değişimler, eğitimin konusunu, mekânını, yöntemini, kapsamını, araçlarını ve en önemlisi de aktörleri olan öğrencileri ve öğretmenleri ciddi anlamda değiştirmekte ve değişime zorlamaktadır. Teknolojik gelişmeler sayesinde alıştığımız öğrencisiz sınıflar, gelecekte öğretmensiz sınıfların yaygınlaşacağının habercileridirler. Bütün bunlar, eğitim- öğretimi, öğretim programlarını, öğrenciyi ve öğretmeni rol ve işlevleri bakımından tekrar düşünmemiz gerektiğini göstermektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Education Policy |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Volume: 5 Issue: 2 |