Abstract
Bu yazıda, seçim sisteminde var olan düzenlemeler, temsilde adalet sorunu bakımından irdelenecektir. Yalnızca seçime indirgenemez ama demokrasi, eşit yurttaşların seçme ve seçilme hakkı/özgürlüğü ile diğer rejimlerden ayrılır. Teknik bir düzenleme olan seçim sistemi ile demokrasi arasındaki ilişki de önemlidir. Seçim sisteminde olması gereken iki ilkeden biri, “temsilde adalet”; diğeri, “yönetimde istikrar” olarak belirtilir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde “istikrar” ön planda tutulabilmekte, “adalet” ilkesini zedeleyen uygulamalar görülebilmektedir. Örneğin, Türkiye’de, düşürülmesi son dönemlerde çok tartışılsa da bir türlü gerçekleştirilmeyen yüksek seçim barajı nedeniyle, “temsilde adalet” ilkesi uygulamada pek görülmemektedir. Baraj uygulaması nedeniyle oylarının boşa gideceğini düşünerek seçimlere bakışı olumsuz olan insanlar bulunmaktadır. Siyasal partilerin, seçimlerde aldığı oy oranı ve mecliste temsil edilebilme oranı da adalet ilkesi bakımından önemli veridir. Yine örneğin, cinsiyet ayrımcılığını giderecek biçimde “kadın kotası” gibi uygulamalar da “pozitif ayrımcılık” yapılarak gündeme gelmekte, demokratik ilkeler açısından tartışılabilmektedir. Bir “adalet” sorununa dönüşen temsil edilebilme hakkı, demokrasi ile özdeş görülebilir ancak; demokrasi için “temsil” ve “adalet”in bir arada olması gerektiği; “temsilde adalet ilkesi”nin, en az “yönetimde istikrar” ilkesi kadar öncelikli önem taşıdığı belirtilmelidir.