Kültür geçmişle gelecek arasına kurulan bir köprüdür. Her insan ister istemez bu köprüden geçmek zorundadır. Bizler millet olarak sözlü bir medeniyetin çocuklarıyız.
Âşıkların ilk ustası sayılan Dede Korkut kopuzunu sinesine yaslayıp parmaklarıyla tele dokunarak sözü kulaklardan gönüllere doğru uçurmuşlardır.
Türküleriyle yüzyıllardır aramızda yaşayan Karacaoğlan’ın Osmaniye’nin Düziçi ilçesine bağlı Farksak köyünde doğduğu rivayet edilir. Osmaniye’nin de Dulkadiroğlu Beyliği sınırları içinde bulunduğundan yola çıkarsak Karacaoğlan’a Kahramanmaraşlı bir âşıktık diyebiliriz.
Âşıklar kuşkusuz ustalarından almış olduğu eğitim ve terbiyeyi sanatları ile icra ederek türkülerimize beşiklik yapmışlardır.
Kahramanmaraş âşıklık geleneği içinde Âşık Hüseyin Tenecioğlu Âşık Hüdai, Hilmi Şahballı ve Âşık Mahzuni Şerif, ülke genelinde Kahramanmaraş âşıklık geleneğinin en önemli köşe taşlarındandır. Ayrıca Ahmet Çıtak, Hayati Vasfi Taşyürek, Abdurrahim Karakoç gibi önemli şairler de âşık edebiyatının yaşatılması hususunda bir nevi âşıklara ilham kaynağı olmuştur.
Günümüzde hece ölçüsüyle şiir yazanlara ya “halk şairi” ya da “kalem şairi” denilmektedir. Bu genellemeden yola çıkarak irticalen şiir söyleyene “halk şairi”, şiiri yazarak söyleyene de “kalem şairi” denilmektedir. Bir ayak verildiğinde irticalen atışabilen şairlere de âşık diyemeyiz.
Hece ölçüsüyle yazılan şiirlere toptan “Halk Şiiri” dersek dolayısıyla bu şairlere de “Halk Şairi” demek zorunda, bundan dolayı da hece ölçüsüyle yazan yüzlerce şaire de “Halk Şairi” demek zorunda kalırız. Gerek âşıklar, gerekse hece ölçüsüyle yazan şairler, geleneğe sadece kültürel bir obje olarak bakıp geçilmemelidir.
Bu çalışmamızda Karacaoğlan’dan günümüze Kahramanmaraş’ta yaşamış âşıkları ve aynı zamanda hece ölçüsüyle şiir yazanların halk şairi/kalem şairi diye anılmaları üzerinde duracağız.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | October 28, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 2 Issue: 2 |