Bu makale Gambiya’nın Kasım 2019 tarihinde Uluslararası Adalet Divanı nezdinde Myanmar’a aleyhine yaptığı ve Myanmar’ın Rohingya azınlığına karşı soykırım suçunu işlemekte olduğunu iddia ettiği başvurusunu ve bu başvurunun esasını incelerken mahkemenin karşılaşabileceği temel sorunları irdelemektedir. Gelen raporalar dikkate alındığında Myanmar’da Rohingyalara karşı soykırım suçunun fiillerinin işlendiğine dair kuvvetli deliller mevcuttur. Ancak asıl sorunlar bu fiillerin özel kast (soykırım kastı) ile işlenip işlenmediği ve eğer işlendi ise devletin suçun faili olarak nitelenip nitelenemeyeceğidir. Bu çalışma ilk soruya ilişkin olarak cevabın Divan’ın yorum sırasında alacağı tutuma göre değişmeye açık olduğunu savunacaktır. Buna göre gerek “tek makul çıkarım” doktrinin uygulanması, gerekse “esaslılık şartının” değerlendirilmesi bağlamında kağıt üzerinde hakim görüş olan bireyci görüş takip edilir ve soykırım kastının muhtevası “fiziksel veya biyolojik yok etme” kastına indirgenirse, özel kastın varlığını çıkarsamak daha zor hale gelecektir. Öte yandan tıpkı Srebrenica değerlendirmesinde olduğu gibi kolektivist görüş arka kapıdan da olsa yoruma esas teşkil ederse kastın varlığının tespiti daha muhtemel olacaktır. Öte yandan makale suçun bireysel olarak tanımlandığından hareketle Myanmar’ın devlet olarak soykırım suçunun faili olamayacağını ve ancak önleme yükümlülüğünü ihlal ettiğinden bahisle sorumluluğunun doğabileceğini savunacaktır.
This article examines four fundamental legal problems that the International Court of Justice (ICJ) will likely face in Gambia v. Myanmar while examining whether the crime of genocide has been committed against the Rohingya People of Myanmar. When the reported evidence is considered, it can be forthrightly argued that the acts of genocide are committed against the Rohingya minority In Myanmar. The real challenge is, however, establishing whether these acts are committed with “genocidal intent” and, if so, whether Myanmar can be considered as the perpetrator as such. As to the first question, the article argues that the outcome of ICJ`s consideration will change depending on the theoretical perspective it endorses. If the Court prefers to emphasise its individualistic reading of the term “intent to destroy” as “intent to physically or biologically destroy” and consider “only reasonable inference” doctrine and the “substantiality requirement” accordingly, then it would be rather challenging to conclude that perpetrators acted with “genocidal intent”. If, on the other hand, the Court uses the backdoors created as to the Srebrenica situation and thus prefers a collectivistic interpretation of the legal definition, then it may become more likely to infer “intent to destroy” from the circumstantial evidence. Regarding the second question, the article will advance that since genocide is defined as an “individualised crime” and states cannot form “intent”, unlike human beings, it seems theoretically implausible to be able to consider states as the principal perpetrators of the crime. Rather states can be held responsible, according to the principles of state responsibility, if they fail in fulfilling their duty to prevent genocide.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Cases Before International Courts |
Authors | |
Publication Date | December 1, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Issue: 22 |