Tüm dünya kentleri gibi İstanbul da tarih boyunca bir “göçmen kenti” olur. Cumhuriyet tarihinin ilk yıllarından itibaren kente göç süreci zayıftır. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kırsal bölgelerin yapısal karakterinde değişim başlar. 1950 sonrasında yaşanan kitlesel göç hareketiyle de kentleşme ve kent yeni bir hâle bürünür. 1980’lerin ikinci yarısında ise kentlere “travmatik göçle” Doğu ve Güneydoğu Anadolu’dan gelenler büyük şehirlerde yeni yoksulluk mekânlarında yaşamlarını sürdürür. İşte bu yaşanan dönüşümlerin bir biçimde görünür kılındığı alanlardan biri de sinemadır. Türk sinemasında 1980 sonrasında çekilen iç göç filmlerinde İstanbul’un nasıl temsil edildiğini irdelemeyi amaçlayan bu çalışmada film çözümlemesinde iç göç sürecinin tarihsel sosyolojik verileri ve trope’lar kullanılmıştır. Talihli Amele (Atıf Yılmaz, 1980), At (Ali Özgentürk, 1982), Yosma (Orhan Elmas, 1984), Çaresizim (Melih Gülgen, 1984), Bir Avuç Cennet (Muammer Özer, 1985), Züğürt Ağa (Yavuz Turgul, 1985), Bir Küçük Bulut (Faruk Turgut, 1990), Uzak (Nuri Bilge Ceylan, 2002), Güneşi Gördüm (Mahsun Kırmızıgül, 2009) ve Uzak İhtimal (Mahmut Fazıl Coşkun, 2009) filmlerinde İstanbul, ölümün, kayıpların ve mücadelenin verildiği bir kent hâline gelir. Filmlerin kendisi bu gerçeği dile getirir. Yaşayanların değil ölülerin kentidir İstanbul!
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Communication and Media Studies |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | April 21, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Issue: 11 |