Ordu, modern Türkiye’nin siyasi tarihinde önemli bir yere
sahiptir. Her on yılda bir adeta düzenli olarak yapılan askeri darbeler, bunun
kanıtı gibi görünüyor. Mayıs 1960, Mart 1971 ve Eylül 1980’deki müdahaleler,
silahlı kuvvetlerin cumhuriyetin demokratik egemenliğini, yolsuz ve beceriksiz
politikacıların yaptıkları işleri takiben, geri getirme eylemleri olarak
açıklandı. Ordu, 1960’da Adnan Menderes’in Demokrat Parti hükümetini,
eylemlerini haklı çıkarmak için meclisteki ezici çoğunluğuna güvenerek anayasayı
tamamen göz ardı ederek ülkeyi yönettiği gerekçesiyle devirdi. Mart 1971’de
ordu, Süleyman Demirel’i istifaya zorladı ve on yıl sonra Eylül 1980’de
aynısını yaptı. İlk müdahale anayasanın savunulması olarak haklı gösterildi.
Diğer iki darbenin sebebi hükümetlerin zayıf, verimsiz, anarşi kaynağı ve
istikrarsızlığın kaynağı olarak gösterildi. Her seferinde ordu, yalnızca
politikacıları kendi yaptıkları karışıklıktan kurtarmak için müdahale ettiğini
iddia etti. Türk ordusu cumhuriyetin koruyucusu ve Kemalist mirasın devamı
olarak algılanırsa, başka bir darbe olasılığı her zaman var olacaktır. Ancak,
iktidar seçkinlerinin en azından bir kısmının, nüfusun önemli kesimlerine ek
olarak, ordu yönetiminin krizden çıkışın tek yol olduğuna inandıkları ve bunun
için davet edildiğine bakarak ordunun müdahale etmek için her zaman güce sahip
olduğunu vurgulamalıyız.
The military has had a
significant role in the political history of modern Turkey. The seemingly
regular military takeovers, each a decade apart, act as proof of this. The
interventions in May 1960, March 1971, and September 1980 have been explained
as the reluctant acts of the armed forces to set the democratic rule of the
republic back on its original tracks following the deeds of corrupt and
incompetent politicians. In 1960, the army ousted the Democrat Party government
of Adnan Menderes on the grounds that he ran the country with total disregard
for the constitution, relying on his overwhelming majority in parliament to
justify his actions. In March 1971, the military forced the resignation of
Süleyman Demirel, and did so again ten years later, in September 1980. The
first intervention was justified as defence of the constitution. On the other
two occasions, the governments were deemed weak and inefficient, the source of
anarchy and instability which threatened the very foundation of the state of
which the armed forces were the guardians. On each occasion the army claimed
that it had intervened only to remove the politicians from the mess they
themselves had made. The possibility of another coup is always present so long
as the Turkish army perceives itself as the guardian of the republic and its
Kemalist legacy. However, it must be emphasised that the army has only ever
seized power when at least part of the ruling elite, in addition to substantial
parts of the population, have come to believe that military rule is the only
way out of the crisis and virtually invited the army to intervene.
Coups 1960 Coup 1971 Intervention 1980 Coups Military Turkey
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | research Article |
Authors | |
Publication Date | March 23, 2019 |
Submission Date | February 7, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 4 Issue: 1 |
This work is licensed under a Creative Commons BY-NC-SA 2.0 (Attribution-Non Commercial-Share Alike).