In this current geological epoch, entitled as anthropocene (human age) by scientists, when there is no single area where human activities cross over and lay waste left, when natural catasthrophes designate the social life so much so that any period of the world history has seen, a discussion about the relationship between human beings and the nature, especially human beings’ power and precarity in the face of nature, came to the forefront. In the recent climate where the continual verbalization of the possible end of the civilization is at stake, Hegel’s philosophical thought was prominent with respect to his reflections on “the end of history” and the liaison between nature and spirit. In this respect, can we think Hegel’s ideas on “the end” with the notion of anthropocene? How the politics which cultivates the “second nature” as an arena of conflict can be related to the “first nature” after the end of the history? What kind of response Hegel’s philosophical thought offer to the discussion about how to denominate this period? In this article, with respect to these questions, the aim is to discuss anthropocene following Hegel’s works from Jena period till later works, and to question the possibility of thinking “capitalocene” which is emerged because of the criticisms on the denomination of anthropocene as an alternative in Hegelian thought. In this frame, the commentaries of Kojève and Žižek on Hegel will be discussed with one another following two different lines of thoughts as anti-dialectics and dialectics, in order to make claims about a new political way of thinking concerning the calamities gaining inspiration from Hegel.
Hegel anthropocene capitalocene th end of the history the end of the world spirit-nature relation dialectics
İnsan etkinliğinin yerküre üzerinde ayak basmadığı ve tahrip etmediği hiçbir bölgenin kalmadığı, bilim insanlarınca antroposen, (insan çağı) olarak adlandırılan yeni jeolojik çağda, doğal felaketler de tarihin hiçbir döneminde görülmediği kadar toplumsal yaşamı belirlerken, insanın doğa ile ilişkisini, onun karşısındaki kudretini de kırılganlığını da yeniden tartışmalı hale getirdi. Dünyanın sonunun gelme olasılığının sıkça ile getirildiği bu dönemde Hegel’in felsefesi, “tarihin sonu” düşüncesi ve doğa-tin ilişkisi bakımından sıkça ele alındı. Peki Hegel’in sona dair fikirlerini antroposen kavramsallaştırması ile birlikte düşünebilir miyiz? Hegel’de “ikinci doğa”yı ilerleten mücadele alanı olarak politika, tarihin sonundan sonra “birinci doğa” ile nasıl ilişkilenebilir? Hegel’in düşüncesi çağımıza dair adlandırma tartışmalarına nasıl bir yanıt sunabilir? Bu sorular çerçevesinde çalışmada Hegel’in doğa ve tin arasında kurduğu ilişki Jena dönemi yazılarından son dönem eserlerine kadar takip edilerek antroposen üzerinden tartışılacak, aynı zamanda antroposen adlandırmasına yönelik eleştirilerden doğan kapitalosen kavramsallaştırması Hegel ile düşünülmeye çalışılacaktır. Problem bağlamında Kojève ve Žižek’in Hegel yorumları, anti-diyalektik ve diyalektik hat olmak üzere iki ayrı hatta ayrılarak birbirleriyle tartışmaya sokulacak, böylelikle felaketleri mesele eden yeni bir politikanın Hegel’den ilham alabilecek teorik temellerine dair kimi savlar dile getirilecektir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Philosophy |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | May 31, 2022 |
Submission Date | April 22, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Issue: 15 |