For hundreds of years, patriarchy has been a concept that affects individuals by being at the root of all societies, regardless of east-west, north-south. It is a known fact that there is an obvious male dominance in patriarchal societies. Male dominance can be defined as "masculine power". In masculine societies where male dominance is intense, women have had to work harder to realize themselves. Masculine domination is one of the only dangers of masculine society. Women, who have had their share of masculine domination for many years, are still trying to break the domination. The desire for a non-sexist society structure where gender equality will be realized in the future is the greatest ideal of women. On the other hand, there is also the fear of the possibility that the equality between men and women will deteriorate more in favor of men and turn into a more sexist, authoritarian or totalitarian society in the future. In this study, the story of women oppressed by a totalitarian and oppressive power "is it really a dystopia?" attempt was made to answer the question. In order to answer this question, "The Handmaid's Tale", one of the most famous feminist dystopias, was examined. In the meantime, the concept of "hegemonic masculinity", which we have heard frequently in recent years, has been discussed. It is possible to talk about the possibility of hegemonic masculinity to continuously reproduce a masculine social structure. For this reason, first of all, the patriarchal society structure and the emergence of the reasons that bring together the elements that make up this structure are discussed. Later, hegemonic masculinity will be mentioned and how masculine coded societies came into existence will be explained with the "Handmaid's Tale".
Ataerkillik yüzlerce yıldır doğu-batı, kuzey-güney demeden bütün toplumların köküne yerleşerek bireyleri etkileyen bir kavram olagelmiştir. Ataerkil toplumlarda bariz bir erkek egemenliğinin mevcut olduğu bilinen bir gerçektir. Erkeğin egemenliği, “eril iktidar” olarak tanımlanabilmektedir. Erkek egemenliğinin yoğun olduğu eril toplumlarda kadınlar kendilerini gerçekleştirmek için çok daha fazla çabalamak zorunda kalmışlardır. Eril tahakküm, eril toplumun biricik tehlikelerinden birisidir. Uzun yıllar eril tahakkümden nasibini almış olan kadınlar, halen tahakkümü kırmak için çabalamaktadır. Gelecekte kadın-erkek eşitliğinin gerçekleştiği cinsiyetçi olmayan bir toplum yapısına duyulan arzu, kadınların en büyük idealidir. Diğer yandan gelecekte kadın-erkek eşitliğinin, erkekler lehine daha fazla bozularak, daha cinsiyetçi otoriter ya da totaliter bir topluma dönüşme olasılığına duyulan korku da kadınların içinde mevcuttur. Bu çalışmada, totaliter ve baskıcı bir iktidar tarafından ezilen kadınların öyküsü “gerçekten bir distopya mı?” sorusuna yanıt verilmeye çalışılmıştır. Bu soruya cevap verebilmek için feminist distopyaların en ünlülerinden olan “Damızlık Kızın Öyküsü” incelenmiştir. Bununla birlikte, son yıllarda sıkça duyduğumuz “Hegemonik erkeklik” kavramı ele alınmıştır. Hegemonik erkekliğin, eril bir toplum yapısını sürekli olarak yeniden üretme olasılığından söz edilebilir. Bu nedenle, öncelikle ataerkil toplum yapısı ve bu yapıyı oluşturan unsurları bir araya getiren nedenlerin ortaya çıkışı ele alınmıştır. Daha sonra hegemonik erkeklikten bahsedilip, eril kodlu toplumların nasıl meydana geldiği “Damızlık Kızın Öyküsü” ile açıklanacaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Political Science |
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Publication Date | January 8, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Volume: 11 Issue: 1 |