The change in approaches to knowledge with the modernization period resulted in a change in perspectives towards religion. Modernization, which is a Western-centered transformation process, carries important clues about the West's questioning of its own religious past on the one hand, and the experience of stamping, making manageable and directing other societies on the other hand. Stigma is sociological and can be seen wherever communities exist. It can be said that the thinkers who hold the power and are the majority in the public sphere try to make the minority or opposition thoughts/sections manageable by stigmatizing them. As a matter of fact, modernization, which is a European-centered process of reading and making information, has had a significant impact on the stigma of other societies. Stigma is a condition that can be seen in every thought and age. The societies' perspectives on information, the way they evaluate events, and the information paradigms of the periods they live in determine the characteristics of stigmatization. In certain periods and societies, certain forms of stigmatization are on the agenda and are generally accepted. In this respect, it is important not to reduce the stigma to modernization and European society. Here, modernization refers to a process in which stigma changes direction. With modernization, the transformation of knowledge and the emergence of a new paradigm construction have led to the emergence of a new reading around religion in particular. Modernization has been the source of the spread of a stigmatizing discourse on the religious field. The stigmatization process that emerged with the modernization process was not limited to a certain region, but also affected other cultures and civilizations. In particular, the Islamic geography is one of the places at the forefront of this influence. Especially in the Ottoman Empire, the modernization process, which came to the fore with the reform process, also affected the perspective of Ottoman intellectuals on religion. This process of influence affected not only secular intellectuals, but also conservative intellectuals. Religion is the center of the framework that emerged as a result of this influence. Concepts such as fundamentalism, which started to be used in the context of religion and religiosity, became widespread as a part of stigmatization. The Republican period accelerated this stigma. In this study, the stigmatization of religion in the context of reaction is analyzed based on the example of Yaprak newspaper, which was published between 1949 and 1951 and was published in 29 issues. In the qualitative research study, besides the literature review technique, the discourse and content analysis method is also used. It should be emphasized that stigma is a wide-ranging issue and can be observed in every moment of life. In this respect, limiting stigma to certain periods and examples is an element that facilitates the analysis of the issue. In this respect, Yaprak newspaper forms the center of the article. Both the importance of the years it was published in Turkish political history and the fact that it was published by intellectuals who took a westernist and modern line were influential in the selection of this newspaper. In this context, the study aims to contribute to the discussions in the field by analyzing the religious stigmatization approach of Yaprak newspaper, which takes place in a secular line. In the article, the stigmatizations in the leaf newspaper are analyzed within the framework of certain themes. These themes were categorized as reactionary, past, superstition and religious education. Here, while the newspaper defines its line as progressive, contemporary, positivist and scientific in order to distinguish its line from the religious field it stamps, it views the religious field as a reactionary, past, superstitious and dogmatic trend.
Modernleşme dönemiyle birlikte bilgiye dönük yaklaşımların değişmesi, dine yönelik bakış açılarının da değişmesiyle sonuçlanmıştır. Batı merkezli bir dönüşüm süreci olan modernleşme, bir taraftan Batı’nın kendi dinsel geçmişini sorgulamasına, öbür taraftan öteki toplumları damgalama, yönetilebilir hale getirme ve yönlendirme tecrübesine ilişkin önemli ipuçları taşımaktadır. Damgalama sosyolojiktir ve toplulukların olduğu her yerde görülebilecek bir durumdur. İktidarı elinde bulunduran ve kamusal alanda çoğunluk olan düşüncellerin azınlıkta olan ya da muhalif olan düşünceleri/kesimleri damgalayarak, yönetilebilir hale getirmeye çalışıtıkları söylenebilir. Nitekim Avrupa merkezli bir okuma ve bilgi yapma süreci olan modernleşmenin diğer toplumların damgalanmasında önemli bir etkisi olmuştur. Damgalama her düşüncede ve çağda görülebilecek bir durumdur. Toplumların bilgiye bakış açıları, olayları değerlendirme biçimleri ve içinde yaşadıkları dönemlerin bilgi paradigmaları damgalamanın özelliğini belirler. Belli dönemlerde ve toplumlarda belli damgalama biçimleri gündemleşir ve genel kabul görür. Bu açıdan damgalamayı modernleşme ve Avrupa toplumuna indirgememek önemlidir. Burada modernleşme, damgalamanın yön değiştirdiği bir sürece işaret etmektedir. Modernleşme ile birlikte bilginin dönüşmesi, yeni bir paradigma inşasının ortaya çıkması özelde din etrafında yeni bir okumanın da meydana gelmesine neden olmuştur. Modernleşme, dinsel alana ilişkin damgalayıcı bir söylemin yaygınlaşmasına kaynaklık etmiştir. Modernleşme süreciyle birlikte oraya çıkan damgalama süreci belli bir bölgeyle sınırlı kalmamış, diğer kültür ve medeniyetleri de etkilemiştir. Özelde İslâm coğrafyası bu etkilemenin başında gelen yerlerden birisidir. Özellikle Osmanlı’da Tanzimat süreciyle birlikte gündemleşen modernleşme süreci Osmanlı aydınlarının dine bakış açısını da etkilemiştir. Bu etkilenme süreci sadece seküler aydınları değil, aynı zamanda muhafazakâr aydınları da etkilemiştir. Bu etkileme sonucunda ortaya çıkan çerçevenin merkezini din oluşturmaktadır. Din ve dindarlık bağlamında kullanılmaya başlanan irtica gibi kavramlar damgalamanın bir parçası olarak yaygınlık kazanmıştır. Cumhuriyet dönemi bu damgalamaya ivme kazandırmıştır. Bu çalışmada, 1949 ila 1951 yılları arasında çıkan ve 29 sayı olarak yayımlanan Yaprak gazetesi örneğinden hareketle dinin gericilik bağlamında damgalanma biçimi analiz edilmektedir. Nitel araştırmaya dayalı çalışmada, literatür taraması tekniğinin yanında söylem ve içerik analizi yöntemi de kullanılmaktadır. Vurgulanmalıdır ki damgalama geniş kapsamlı bir konudur ve hayatın her anında gözlemlenebilecek bir durumdur. Bu açıdan damgalamayı belli dönem ve örneklerle sınırlandırma meselenin tahlil edilmesini kolaylaştıran bir unsurdur. Bu açıdan makalenin merkezini Yaprak gazetesi oluşturmaktadır. Hem yayınlandığı yılların Türk siyasi tarihindeki önemi hem Batıcı ve modern bir çizgide yer alan aydınlarca çıkartılması, bu gazetenin seçilmesinde etkili olmuştur. Bu kapsamda çalışma, seküler bir çizgide yer alan Yaprak gazetesinin dini damgalama yaklaşımını analiz ederek alandaki tartışmalara katkı sunmayı amaçlamaktadır. Yazıda yaprak gazetesindeki damgalamalar belli temalar çerçevesinde analiz edilmektedir. Bu temalar, gericilik, geçmiş, hurafe ve din eğitimi şeklinde kategorize edilmiştir. Burada gazete kendi çizgisini damgaladığı dinsel alandan ayrıştırmak için ilerici, çağdaş, pozitivist ve bilimsel olarak tanımlarken, dinsel alanı gerici, geçmişte kalan, hurafeci ve dogmatik eğilim şeklinde kodlamaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Early Pub Date | December 25, 2022 |
Publication Date | December 25, 2022 |
Submission Date | September 14, 2022 |
Acceptance Date | November 16, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 8 Issue: 2 |
Journal of Near East University Faculty of Theology is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License (CC BY NC).