Bu makale Osmanlı İstanbulu’nun önemli Rum mahallelerinden Fener’in sur dışı Haliç sahilinde yer alan erken modern yalı evlerini konu alır. Evleri kendi bağlamları içinde, ortaya çıkışları ve dönüşümlerine odaklanarak, derinlemesine okumayı hedefler. Çalışmanın bel kemiğini Haliç’in Fener kıyılarındaki sahil yerleşiminin, on altıncı yüzyılda balıkçı evlerinden, “uzun” on sekizinci yüzyılda Ortodoks-Hıristiyan cemaatinin önce ticaret eliti, ardından Eflak ve Boğdan’ın boyar ve hospodarları olarak yükselen ve mahalleye referansla Fenerliler olarak adlandırılan seçkinlerinin konaklarına dönüşmesi oluşturur. Rum-Ortodoks Patrikhanesi’nin Fener’e taşınmasının, mahallenin ve özellikle su kıyısının ortaya çıkması ve dönüşmesindeki merkezi rolü de vurgulanmaktadır.
Fenerli Beylerin evlerinin mevcut ve gelişmekte olan ikincil literatürün yanı sıra döneme ait görgü tanıklıkları ve kaynakların yakından incelenmesiyle ortaya çıkarılan biçimsel yönlerine özel bir vurgu yapılır. Yazının temel savı on dokuzuncu yüzyılda Fener evleri mimarlık tarihi kanonuna alınırken, bunun kârgir kısımları üzerinden natamam bir temsil olduğu ve ahşap yarısını dışarıda bıraktığıdır. Yığma taş ve ahşap bölümlere sahip evlerin iki parçalı şeması, malzemeleri, işlevleri, parsel düzeni ve Haliç de dâhil olmak üzere yakın kentsel bağlamla ilişkileri değerlendirilir. Bu evler, biçimsel ve kentsel yönlerinin yanı sıra, görgü tanıklıklarından izlenebilecek bir olgu olarak, Fenerlilerin görünmeyen evleri olarak kavramsallaştırılmıştır. Fener’in söylenegelen “gözden düşüşü” ve hem İstanbul’da hem de Yunanistan’da, Fener’in uzak Rum geçmişinin nostaljik nesnesine dönüşmesi de bu makalenin araştırma odağının önemli bir bölümünü oluşturur.
This paper discusses the early modern houses on Phanar’s extramural waterfront, one of Ottoman Istanbul’s main Greek Orthodox neighborhoods, located on the northwest of the walled city on the Golden Horn. Focusing on their emergence and transformation within their own context, this study aims to achieve an in-depth reading of these residences. The transformation of the waterfront settlement around Phanar, from fisher houses in the sixteenth century to the mansions of the rising mercantile elite of the Orthodox Christian community and then of boyars and hospodars of Wallachia and Moldavia (referred to as Phanariots after the neighborhood) in the “long” eighteenth century, constitutes the backbone of the study. The centripetal role of the relocation of the Greek Orthodox patriarchate to Phanar in the seventeenth century in the larger story of the emergence and transformation of the neighborhood in general and of the waterfront in particular is key. Special emphasis is given to the formal aspects of the Phanariot houses, which have been reconstructed through a close analysis of sources. It is argued that, while the seventeenth- and eighteenth-century houses in Phanar displayed a unique bipartite construction which combined masonry and timber, when the houses were later “canonized” in the early twentieth century, they had an incomplete presentation, distinguishing the masonry parts and dismissing the timber half. This bipartite scheme in the early modern period suggests connections to not only their materiality but also their functionality, plot pattern, and relation to the immediate urban context including the Golden Horn.
In addition to their formal and urban aspects, these houses were peculiar in that they were frequently conceptualized as the inconspicuous, even “invisible,” houses of the Phanariots, a phenomenon which can be traced in the eyewitness accounts. Thus, we attempt to reconstruct the material form of the houses of Phanar as a way to understand the social and political form that they forged for themselves in the Ottoman Empire. The “demise” of Phanar and its transformation into a nostalgic neighborhood of a distant Greek past, both in Istanbul and in Greece, also constitutes a significant endnote.
The authors would like to acknowledge the three anonymous reviewers for their insightful comments and K. Mehmet Kentel for his kind support throughout the publication process. Firuzan Melike Sümertaş acknowledges the research support provided by B-TU - Cottbus, Senftenberg; GRK 1913 Cultural and Technological Significance of Historic Buildings.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Urban Policy |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2022 |
Submission Date | June 15, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 |