The justice debate is not an issue that can be resolved or exhausted at once. Many justifications of justice that have been put forward for a long time are a clear indication of this situation. As a matter of fact, one of them is Thomas Hobbes’s justification of justice, which is the subject of this study. Hobbes’s philosophy as a whole rises on a material basis and does not accept any given value, regardless of its source. Therefore, there is no room for any given value in this system, including justice. Whatever is accepted as value reaches a standard or acquires a real existence with the birth of Leviathan, that is, the state. Hobbes’s ‘justice’ is based on Leviathan. The birth of Leviathan is the birth of justice; its foundations are the foundations of justice. This justification, which begins with a selfish description of human nature, is completed with the declaration of Leviathan as the absolute standard of justice. Before Leviathan, there was neither justice nor injustice; In an environment where everyone has the right to everything, such qualifications are meaningless. When Leviathan is established, justice or injustice can then be talked about, because the ultimate measure of just and unfair is its commands/laws. In this study that aims to reveal Hobbes’s justification of justice; the process leading to Leviathan’s ‘justice’ will be analyzed and it will be shown how this conclusion was reached.
Adalet tartışması ele alınır alınmaz çözülebilecek veya tek defada tüketilebilecek bir mesele değildir. Öteden beri ortaya konulan birçok adalet temellendirmesi bu durumun açık bir göstergesidir. Nitekim bunlardan biri de bu çalışmanın konusu olarak Thomas Hobbes’un adalet temellendirmesidir. Hobbes felsefesi bir bütün olarak maddi bir zeminde yükselir ve kaynağı ne olursa olsun herhangi bir verili değer kabul etmez. Dolayısıyla bu sistemde, adalet dahil, herhangi bir verili değere yer yoktur. Değer olarak kabul edilen ne varsa Leviathan’ın, yani devletin doğuşuyla bir standarta kavuşur veya gerçek bir varlık kazanır. Hobbes’un ‘adalet’i Leviathan ile birlikte temellenir. Leviathan’ın doğuşu adaletin doğuşu; onun temelleri adaletin temelleridir. İnsan doğasının bencil bir betimi ile başlayan bu temellendirme Leviathan’ın mutlak adalet standartı olarak ilan edilmesiyle tamamlanır. Leviathan öncesinde ne adalet ne de adaletsizlik söz konusudur; herkesin her şeye hakkı olduğu bir ortamda bu tür nitelemeler anlamsızdır. Ne zaman ki Leviathan kurulur adalet veya adaletsizlikten o zaman söz edilebilir çünkü adil ve adil olmayanın nihai ölçüsü onun buyrukları/yasalarıdır. İşte, Hobbes’un adalet temellendirmesini ortaya koymayı amaçlayan bu çalışmada; Leviathan’ın ‘adalet’ine giden süreç tahlil edilerek söz konusu sonuca nasıl varıldığı gösterilecektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sosyoloji (Diğer) |
Bölüm | Tam Sayı |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 26 Şubat 2024 |
Kabul Tarihi | 10 Haziran 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 64 |
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.