Erken Cumhuriyet döneminde yönetim, ülkenin dönüşümünü sağlamak için bazı
ilkeler hedeflemiş ve bu doğrultuda da inkılaplar gerçekleştirmiştir. Bu ilkelerden olan
laiklik çerçevesinde üzerinde durulan konulardan biri de ibadete çağrının dili olmuştur.
Laikliğin yorumlanış biçimi olan çağdaşlaşmak ve millî bir toplum oluşturma hedefinden hareketle ibadete yapılan çağrının Türkçe olması gerekliliği üzerinde durulmuş
ve bunun bir din meselesi olmayıp, dil meselesi olduğu yönünde vurgu yapılmıştır. Bu
yönde ilk adımda bir düzenlemeye gidilmiştir. Bu düzenleme, yönetim tarafından dil
meselesi olarak yansıtılsa da, halk bunu dine müdahale olarak görmüş ve uygulamak
konusunda isteksiz davranmış yer yer ciddi tepkiler göstermiştir. İlerleyen yıllarda bu
ihlallerin artması üzerine yönetim düzenlemeyi bağlayıcı hale getirmiş ve kanunlaştırmıştır. Bu haliyle çok partili hayata geçiş sürecine gelinmiş, yeni dönemin konjonktürel
ortamı millî bir yapıyı güçlendirmeden çok, uluslararası yapılara angaje olma biçiminde
ortaya çıkmasıyla birlikte, yönetim de katı biçimde uyguladığı bazı ilkelerini gevşetmiştir. Özellikle de Demokrat Parti’nin kurulmasıyla oluşan rekabetçi yapılanmada halkın
rahatsızlık duyduğu konular önem kazanmıştır. Bu ortamda halkın da tepkisini çeken
Arapça ezan yasağının kaldırılması gündeme gelmiştir. Kısa süre sonra da gerçekleştirilen seçimlerde yönetimi devralan Demokrat Parti halkın bu yöndeki isteğini yerine
getirmiş ve Arapça ezan yasağını kaldırmıştır.
Bu çalışma yasak ve kaldırılması süreçlerinde Türkçe ezanı ve çok partili hayatla birlikte dinî özgürlükler alanında yaşanılan yansımaları, keza buna bağlı olarak da
Arapça ezan yasağının kaldırılması konularını ele almaktadır. Çalışma yapılırken, literatür taraması gerçekleştirilmiş ve buna ek olarak, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü
bünyesinde var olan konuya ilişkin tüm bilgi ve belgelere birinci elden kaynaklara ulaşılmış; dönemin önemli gazeteleri taranmış, konuyla ilgili haber ve köşe yazıları tespit edilerek notlar alınmış ve bunların hepsi çalışmanın akışı içerisinde değerlendirilmiştir.
Üzerinde az çalışılan, orijinal konulardan biri olan ezan düzenlemesine ilişkin bu makale, siyasal iletişim disiplini bakımından öneme sahip olmakta olup, bu alana özgün ve
nitelikli bir katkı sağlama hedefi taşımaktadır.
made some revolutions for the transformation of the country. Language of the call
to prayers was one of the emphasized issues within the scope of secularism. In line with
the aim of modernisation and creating a civil society, it was emphasized that the language of call to prayer should be in Turkish language and that it was not a religious issue
but a language problem. Then, the first arrangements were made based on this idea.
Although the said arrangement was reflected as a language issue by the government, the
public viewed it as an interference to the religion, acted reluctantly to follow it and even
reacted strongly in some cases. In the upcoming years, upon increasing violations, the
government made the said arrangement a binding one through legislation. However,
with the new multi-party era where the focus of the conjunctural ambient was being
engaged to international structures rather than strengthening the national structure, the
government loosened some of the principles. The issues which the public was feeling uncomfortable with became important especially after the establishment of the Democrat
Party. In the period, removing the ban on call to prayer drawing reaction of the public
came to the fore. The Democrat Party taking control of the government in the elections
held in a short span of time fulfilled the request of the public and removed the ban on
call to prayer in Arabic language.
The present study includes the reflections of Turkish azan and multi-party life on
religious freedom during the era when Arabic azan was banned to be lifted afterwards.
While conducting the study, a literature review was made in addition to reviewing and
evaluating all the related data and documents available at the General Directorate of State Archives, all the important newspaper of the era together with the news and articles.
The present study on a rarely studied subject, namely azan, has an importance in terms
of political communication discipline and aims at making a unique and high-quality
contribution in this regard.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 33 Sayı: 95 |