Tarih,
Yüzyıllar Boyunca Savaşlara, Katliamlara, Engizisyonlara, Kölelik Kurumuna Ve
Akıl Almaz Zulümlere Tanıklık Yapmıştır. 17‘Nci Yüzyıla Gelindiğinde, İnsan Hak
Ve Özgürlüklerinin Demokrasinin Ufkunda Parlamaya Başladığını Görüyoruz. Bu
Umut Veren Gelişme İnsanlığın Büyük Mücadelelerinin Bir Ürünü Olmuştu.
Kazanımların Bir Daha Geri Dönülemez Şekilde Sağlam Temellere Dayandırılması
İçin Yazılı Güvencelere Bağlanması Gerektiği Çoktan Anlaşılmıştı. Demokrasi
İçin Yapılan Bu Onurlu Mücadeleyi Kuvvetler Ayrılığı İlkesi Aydınlatıyordu.
Devletin Fonksiyonlarını Oluşturan Yasama, Yürütme Ve Yargı Kuvvetlerinin Tek
Kişi Veya Kurumun Elinde Toplanmaması Ve Birey Hak Ve Özgürlüklerinin Yazılı
Güvencelere Kavuşturulması İçin Yapılan Savaş Kazanılmıştı. Bu Büyük Zafer Bizi
Anayasal Demokrasinin Güvenli Limanına Ulaştırmıştır. Türkiye Bu Uzun
Yolculukta Önemli Bir Deneyime Sahiptir. Anayasa Tartışmaları Türkiye‘De Hep
Var Ola Gelmiştir. Son İki Anayasası Askeri Darbelerin Eseri Olan Türkiye Sivil
Bir Anayasa Oluşturma Sancılarını Yaşamaktadır. Her Anayasa Değişikliği,
Demokrasi İdealinden Ve Kuvvetler Ayrılığı İlkesinden Uzaklaşıldığı
Eleştirileri İle Karşılaşırken, Aynı Oranda Bu Hedeflere Yaklaşıldığı
Savunmalarına Da Konu Olmaktadır. Bu Tartışmalara Biraz Işık Tutabilmek
Maksadıyla Türkiye‘Nin Anayasal Demokrasi Ve Kuvvetler Ayrılığı Yolculuğunun
Serencamı Öz Olarak İncelenmeye Çalışılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2017 |
Gönderilme Tarihi | 10 Mart 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Sayı: 64 |