Aim:
Deciding on the type of fistula and deciding on the most appropriate type of
surgery is still a challenge for anal fistula disease. In this study, we aimed
to evaluate whether magnetic resonance imaging (MRI), endoscopic examination
and co-administration of both in preoperative preparations of anal fistulas are
beneficial in this respect.
Methods:
The study was retrospectively performed in patients treated surgically for
perianal fistula between 2008 and 2017. The data of 307 patients operated for
anal fistulas were reviewed with hospital records. Patients were grouped under
the headings of preoperative MRI and non-MRI, endoscopic and non-endoscopic
examination, and both performed and non-performed. The demographic data (age,
sex), fistula type (simple or complicated), presence or absence of seton and
the type of surgery were recorded. These parameters were compared with the groups.
Results:
In the preoperative evaluation, 162 (53%) patients had MRI, 83 (27%) patients
had endoscopic examination and 60 (20%) patients had both. There was a
statistically significant correlation between the presence of preoperative MRI
and the need for seton placement (p <0.05 for all). Preoperative MRI,
preoperative endoscopy and preoperative both modalities groups didn’t show
statistically significant correlation with patient’s demographic data, fistula
type and surgical method (p> 0.05 for all).
Amaç:
Anal fistül hastalığında fistül tipine karar vermek ve en uygun ameliyat tipine
karar vermek ileri tetkiklerin kullanılmasına karşın halen içerisinde zorluklar
barındırmaktadır. Bu çalışmada, anal fistül hastalarının ameliyat öncesi hazırlıklarında
manyetik rezonans görüntüleme (MRG), endoskopik inceleme ve her ikisinin birlikte
uygulanmasının bu konuda yararlı olup olmadığını değerlendirmeyi amaçladık.
Yöntemler:
Çalışma 2008-2017 yılları arasında perianal fistül nedeniyle cerrahi tedavi uygulanan
hastalarda retrospektif olarak yapıldı. Anal fistül nedeniyle ameliyat edilen
307 hastanın verileri hastane kayıtları ile gözden geçirildi. Hastalar ameliyat
öncesi MRG yapılan ve yapılmayanlar, endoskopik inceleme yapılan ve yapılmayanlar
ve her ikisi yapılan ve yapılmayanlar başlıkları altında gruplandırıldı. Hastaların
demografik verileri (yaş, cinsiyet), fistül tipi (basit veya komplike), seton yerleşiminin
olup olmadığı ve uygulanan cerrahi tipi kaydedildi. Bu parametreler gruplarla karşılaştırıldı.
Bulgular:
Ameliyat öncesi değerlendirmede 162 (% 53) hastaya MRG, 83 (% 27) hastaya endoskopik
inceleme ve 60 (% 20) hastaya da her ikisinin birden yapıldığı saptandı.
Ameliyat öncesi MRG varlığı ile seton yerleştirilme gereksinimi arasında istatistiksel
olarak anlamlı korelasyon saptandı (p<0,05). Ameliyat öncesi MRG, ameliyat öncesi
endoskopi ve ameliyat öncesi her iki uygulamanın varlığı ile hastaların demografik
özellikleri, fistül tipi ve uygulanan cerrahi tipi arasında istatistiksel olarak
anlamlı ilişki saptanmadı (p>0,05).
Sonuç:
Anal fistül hastalığında fistül tipini saptamada ve uygulanacak cerrahi şekline
karar vermede MRG, endoskopi gibi preoperatif modaliteler yeterli olamamaktadır,
bu incelemelerin peroperatif muayene ile birleştirilerek değerlendirilmesinin daha
etkili sonuç elde etmede faydalı olacağı kanaatindeyiz. Ayrıca preoperatif MRG
uygulamasının seton gereksinimi konusunda cerrahlara yardımcı olabileceğini düşünmekteyiz.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Cerrahi |
Bölüm | Orjinal Makale |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Temmuz 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 3 Sayı: 2 |