Yirminci yüzyılda sosyal politikanın temel ayaklarından birisi, piyasa ve çoğulcu demokrasi arasında uzlaşma sağlayıcı araç olarak, sosyal refah devleti olmuştur. Sosyal refah devleti ile yalnızca gelir dağılımı, eğitim ve sağlık sorunları çözülmekle kalmıyor; bu sorunların çözülmesi ve maddi yaşam koşullarının iyileşmesi sonucunda siyasal yaşamda yurttaşların katılımının arttığı bir toplumun gelişimine de katkı sağlanmış oluyordu. Devletin ve bürokratik yönetim anlayışları- nın ön planda bulunduğu sosyal politika teorisi karşısında Michel Foucault ise bu bakış açısını “biyo-iktidar” ve “yönetimsellik” kavramları çerçevesinde eleştirmektedir. Temelde her iki yaklaşım kapitalizm eleştirisi çerçevesinde görüşlerini şekillendirir. Buna karşın, Foucault devletin yönetmelik ve talimnamelerle hücre tipi örgütlenmeleri ve bireyselliği ortadan kaldıran işçi kentlerini ortaya çıkardığı yönünde eleştirir. Foucault, kentlerin nasıl disipline edildiğine ve bu yolda hangi otoritenin kullanıldığına odaklanırken; sosyal politika anlayışı, işçi kentlerinin, emek ile sermaye arasında ortaya çıkan gerilim süresince verilen mücadelenin bir sonucu olarak “barınma hakkı” bağ- lamında ele alınması gerektiğinin altını çizer. Bununla birlikte devletin de bunun güvencesi olduğunu vurgular. Bu çalışmada her iki yaklaşım açılacak ve aralarındaki farklar bağlamında Foucault’nun “Yö- netimsellik” kavramsallaştırmasına eleştirel bir bakış sunulacaktır
Sosyal Politika Michel Foucault Yönetimsellik Sosyal Refah Devleti Vatandaşlık
Bölüm | Tüm Bölümler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 22 Ağustos 2016 |
Gönderilme Tarihi | 8 Ağustos 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Cilt: 1 Sayı: 2 |
Artvin Çoruh Üniversitesi Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi
ACUSBD, Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY-NC) ile lisanslanmıştır.