Amaç: Bu klinik raporun amacı, estetiği geliştirmek için peg şeklindeki lateral kesici dişlerin ve diastemaların tedavisinde direkt rezin bazlı kompozit veneerlerin iki farklı uygulamasının iki yıllık takiplerini sunmaktır.
Olgu Sunumu: Olgu 1: 32 yaşında kadın hasta, gülümsemesinin görünümünden şikayet ederek kliniğimize başvurdu. Klinik muayenede maksiller laretal kesici dişlerin peg lateral şeklinde olduğu ve rotasyon varlığı ile beraber hem maksiller hem de mandibular anterior dişlerde diastema varlığı tespit edildi. Peg lateral ve rotasyonlar ile diastemaların öncelikli olarak ortodonti tedavisi gerektirdiği, sonrasında ise indirekt porselen veneer veya direkt rezin kompozit veneer tedavisinin hastaya en uygun konservatif seçenek olduğu anlatıldı, ancak hasta ortodontik tedavi sürecini uzun bulduğu ve daha acil bir tedavi istediği için sadece direkt rezin kompozit veneer tedavisi planlandı.Tek seansta peg lateral dişler direkt rezin kompozit veneerle restore edildi.
Olgu 2: 15 yaşında kadın hasta, ortodontik tedavi bitimi sonrası maksiller lateral dişlerindeki mikrodonti ve diastema şikayetiyle kliniğimize başvurdu. Klinik muayenede maksiller laretal kesici dişlerin peg lateral şeklinde olması nedeniyle ortodontik tedavinin diastemalı olarak bitirildiği ve santral kesici dişlerin mesiallerindeki eski restoyanların renklendiği tespit edildi. Hastanın yaşının genç olması nedeniyle eski restorasyonların değiştirilmesi ve diastemaların kapatılması için direkt rezin kompozit veneer tedavisinin hastaya en uygun konservatif seçenek olduğu anlatıldı. Tedavi planının hasta ve evebeyni tarafından onaylanmasının ardından onam alınarak tek seansta peg lateral dişler ve diastemalr direkt rezin kompozit veneerle restore edildi.
Her iki vakada iki yıllık takip randevusunda restorasyonda hiçbir kırılma, marjinal renk değişikliği veya sekonder çürük görülmedi. Hastalar rezin kompozit veneerlerden hem estetik hem de fonksiyonel açıdan oldukça memnun kaldı.
Sonuç: Direkt rezin kompozit veneer tedavi prosedürürü, anterior dişlerin estetiğini geri kazandırmak için uygun maliyetli bir tedavi alternatifi olmasının yanında, daha invaziv restorasyonlar düşünülmeden önce özellikle büyüme gelişimi devam eden ve ileri yaştaki ortodontik tedaviyi tolere edemeyen hastalarda ilk düşünülmesi gereken konservatif bir yaklaşımdır.
Aim: The aim of this clinical report is to present two-year follow-ups of two different applications of direct resin-based composite veneers in the treatment of peg-shaped lateral incisors and diastemas to improve esthetics.
Case report: Case 1: A 32-year-old female patient applied to our clinic complaining about the appearance of her smile. In the clinical examination, it was determined that the maxillary laretal incisors were peg lateral and there was rotation as well as the presence of diastema in both maxillary and mandibular anterior teeth. It was explained to the patient that peg lateral and rotations and diastemas primarily required orthodontic treatment, and then indirect porcelain veneer or direct resin composite veneer treatment was the most suitable conservative option for the patient. Peg lateral teeth were restored with direct resin composite veneer in a single session.
Case 2: A 15-year-old female patient applied to our clinic with the complaints of microdontia and diastema in her maxillary lateral teeth after the end of orthodontic treatment. In the clinical examination, it was determined that the orthodontic treatment was completed with diastema due to the peg lateral shape of the maxillary laretal incisors, and the old restorants on the mesial of the central incisors were discolored. Due to the young age of the patient, direct resin composite veneer treatment was the most appropriate conservative option for replacing old restorations and closing diastemas. After the treatment plan was approved by the patient and the parents, the peg lateral teeth and diastemal were restored with a direct resin composite veneer in a single session.
In both cases, no fracture, marginal discoloration, or secondary caries were observed in the restoration at the two-year follow-up appointment. The patients were very satisfied with the resin composite veneers both aesthetically and functionally.
Conclusion: Direct resin composite veneer treatment procedure, besides being a cost-effective treatment alternative to restore the aesthetics of anterior teeth, is a conservative approach that should be considered first, especially in patients whose growth development continues and who cannot tolerate orthodontic treatment at an advanced age before considering more invasive restorations.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Diş Hekimliği |
Bölüm | Olgu Sunumları |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Temmuz 2022 |
Gönderilme Tarihi | 30 Mart 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 1 Sayı: 1 |
Başlangıç: 2022
Yayın Aralığı: Yılda 3 sayı
Yayıncı: Akdeniz Üniversitesi