Fazlullâh-ı Esterabâdî’ye nispet edilen, farklı araştırmacılarca ayrı bir din, mezhep veya tarikat olarak nitelendiren Hurûfîlik; varlığı, Kur’an ve hadisleri harflerle izah etmeye çalışan bir düşünce sistemidir. Fazlullâh, kendinden çok önceki dönemlere kadar uzanan harflere batıni manalar yükleme anlayışını, dinî ve tasavvufi çerçevede ele alarak sistematize etmiştir. Hurûfîliğin ana kaynağı Fazlullâh’ın Câvidân-nâme adlı eseridir. Hurûfîliğe dair daha sonraki dönemlerde yazılan eserlerde ve ortaya konan prensiplerde Câvidân-nâme esas alınmıştır. Anadolu’daki tasavvufi düşünceyi ve şairleri de etkileyen Hurûfîlik akidesini ve prensiplerini işleyen çeşitli eserler kaleme alınmıştır. Bunlardan biri de Hakîkat-nâme adlı eserdir. Eser, Mevlana Müzesi Abdulbaki Gölpınarlı Kütüphanesi’nde 55 numarada kayıtlıdır. Mustafa Rumûzî adına kaydedilen eserin müellifi hakkında bilgi bulunmamaktadır. Eser, 21 varaktan oluşmaktadır. Hakîkat-nâme’de Hurûfîlik akidesi çerçevesinde şeriat, tarikat, marifet, hakikat kavramları üzerinde sıklıkla durulmakta, kâinatın ve insanın maddi ve manevi boyutları harfler ve sayılarla ilişkilendirilmekte ve bazı ayetler de yine bu yönde yorumlanmaktadır. Yer yer ayet, hadis ve kelâm-ı kibarların yer aldığı metinde, Hz. Muhammed, Hz. Ali, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, Hz. Fatıma, Fazlullâh, Seyyid Nesimi, Hallac-ı Mansur gibi dini ve tasavvufi isimlere sıkça göndermede bulunulmaktadır. Bu çalışma kapsamında Hakîkat-nâme’deki Hurûfilik düşüncesi üzerinde durulacak, Hakîkat-nâme’nin çevriyazısına yer verilecektir.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Aralık 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Sayı: 24 |