The Teke region, of which Antalya is in
the center, covers the geographical area surrounded by Köprüçayı in the east,
the Eşen stream in the west, the Taurus Mountains in the north, and the
Mediterranean Sea in the south. The region, which is framed according to
physical geography conditions, entered the domination of the Ottoman Empire in
1423, and it was joined to the Beglerbegi of Anatolia after organized by the
name of Teke Sanjak. Although the name of the region is based on Emir Mübârizü’d-din
Mehmed, the Bey (Principal) of Tekeogullari, it is more likely that the name of
the region came from the Teke Turkmens. Because, Turkmens were settled down in
the region within the framework of the migration from east to west and the
politics of housing after the conquest of Antalya. By ignoring the historical
and physical geography, making different discourses on the name of the region
and defining a different geography as Teke region obscure the politics of
Turkish naming and Turkishization in the conquered places due to the policy of
housing. It also prepares the ground for the disappearance of historical and
cultural values from the memory of the people. The spreading of Teke region culture from the
center to the surroundings is a natural process which cannot be evaluated in
different ways and cannot be the mainstay.
Teke Yöresi, merkezinde Antalya’nın
bulunduğu doğuda Köprüçayı, batıda Eşen Çayı, kuzeyde Toros dağlarının üzeri,
güneyde Akdeniz ile çevrili coğrafi alan içerisini kapsar. Fiziki coğrafya
şartlarına göre çerçevesi çizilen yöre, Osmanlı Devleti hakimiyetine 1423 yılında
kesin olarak girer ve Teke Sancağı adı ile teşkilatlandırılıp Anadolu Beylerbeyliğine
bağlanır. Yöre adı, Tekeoğulları beyi Emir Mübârizü’d-din Mehmed Bey’e
dayandırılsa da, Antalya’nın fethinden sonra doğudan batıya yapılan göçler ve iskân
siyaseti çerçevesinde yöreye Türkmenlerin yerleştirilmesi düşünüldüğü zaman bu
adın Teke Türkmenlerinden gelmiş olması daha güçlü bir ihtimaldir. Tarihi ve
fiziki coğrafyayı göz ardı ederek yöre adı üzerinde farklı söylemlerde bulunup,
bambaşka bir coğrafyayı Teke Yöresi olarak nitelendirmek iskân politikası
gereği fethedilen yerlere Türkçe ad verme ve Türkleştirme siyasetine gölge
düşürdüğü gibi tarihi ve kültürel değerlerin halk belleğinden kaybolmasına
zemin hazırlar. Teke Yöresi kültürünün merkezden çevreye doğru yayılması doğal
bir süreç olup bu farklı şekillerde değerlendirilemez ve dayanak noktası
olamaz.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Sayı: 30 |