İnsanoğlunun hayatını huzur ve
güven içinde sürdürebilmesi için oldukça önemli bir yere sahip olan barış,
günümüzde üzerinde en çok konuşulan ve tartışılan konuların başında
gelmektedir. Dünün ve bugünün dünyasında barışın insan toplulukları arasındaki
durumu, sosyal bilimlerin temel araştırma alanlarından biridir. Bununla
birlikte insan hayatı için önemli bir yer teşkil eden barış sorunsalı, düşünce
tarihi boyunca filozofları da meşgul etmiştir. Düşünürlerin barış hakkındaki
düşünceleri onların temel felsefe karakterleriyle ilintili olmakla birlikte,
dönemin hâkim düşünce tarzı ve siyasi yapısı ile etkileşim halinde olduğu
gözden kaçmamaktadır. Öyle ki İlkçağ’da Platon ve Aristoteles’in barış
anlayışları, dönemin siyasi konjonktürü ile yakından ilgilidir. Ortaçağ
düşüncesinde ise barış teorileri dinî bir içerikle kaleme alınırken, Yeniçağ’la
birlikte doğal hukuk, politik güç ve sözleşmeci kuram gibi konular, barış
teorilerinin oluşmasında etkili olmaya başlamıştır. Bu çalışmanın amacı
İlkçağ’dan Yeniçağ’a kadar olan felsefe tarihi içindeki barışla ilgili
düşüncelerin nasıl evrildiğini okuyucuya sunmaktır. Bu çerçevede barışı
temellendirme konusunda hangi faktörlerin etkili olduğu ve geleneksel çizgiden
ayrılan teoriler olup olmadığı analiz edilecektir.
barış evrensellik tanrısal barış sözleşmeci kuram cumhuriyet
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 26 Haziran 2016 |
Gönderilme Tarihi | 31 Aralık 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 2 Sayı: 2 |