Bilimsel buluşlar ve teknolojik
gelişmelere paralel olarak ilerleyen tıp sonucunda insan ömrü geçmiş dönemlere
göre artış göstermektedir. Artan insan ömrü de daha önceleri çok fazla dikkat
çekmeyen, yaşa bağlı unutkanlık ya da bunama olarak nitelendirilen ve demans
hastalıkları içerisinde bulunan Alzheimer hastalığı gibi hastalıkları daha
görünür hale getirmektedir.
İçinde bulunulan ortam, yaşanılan
ekonomik ve psiko-sosyal sorunlar sebebiyle birçok insanın unutkanlıktan
yakındığı bilinen bir gerçektir. Ancak yaşanılan her tür unutkanlık da demans
değildir.
Friedenberg’e göre (2003, s.632),
yaşlandıkça herkes bellek kusuru yaşamaktadır. Eşyaların konuldukları yerler
hatırlanamayabilir. Randevular, tanıdık insanların isimleri ve son zamanlarda
ziyaret edilen yerler geçici olarak unutulabilmektedir. Ancak, anahtarın
bırakıldığı yeri unutmak bellek kusuru iken anahtarın ne için kullanıldığını
unutmak demanstır.
Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan
bir raporda Dünya genelinde 2015 yılında 46,8 Milyon Demans vakası bulunduğu ve
2050 yılında da bu sayının artarak 131,5 milyona çıkmasının öngörüldüğü
belirtilmektedir (Öztürk, 2015). Bu da Demans ve Alzheimer hastalığına verilen
önemin arttırılması gerekliliğini göstermektedir.
Alzheimer Association’a göre demans
spesifik bir hastalık değildir, günlük yaşamı etkilemeye yetecek derecedeki
zihinsel gerileme için kullanılan ve geniş bir semptom yelpazesini tanımlayan
genel bir terimdir. Demansın birçok çeşidi vardır. Alzheimer hastalığı da en
yaygın görülen türüdür.
Alzheimer hastalığı; bellek, düşünce ve
davranış problemlerine yol açan ve bütün yaşlanan nüfusu etkileyen dünya
çapında bir hastalık olarak tanımlanabilmektedir (Alzheimer’s Association,
Marchesi, 2011, s.5). Ulusal Yaşlanma Enstitüsüne göre de; hastalık, bellek ve
düşünme becerilerini yavaş yavaş yok eden ve hatta en basit görevleri yerine
getirebilme yeteneğini de olumsuz etkileyen geri dönüşsüz, ilerleyici bir beyin
bozukluğudur (National Institute on Aging)
Hastalık, yapısı gereği, sadece hastayı
değil hem hastayı hem de çevresini olumsuz olarak etkilemektedir. Progresif
özelliği ve henüz bir tedavisinin olmaması da hastalığı zorlaştırmakta ve bakım
verenler üzerindeki olumsuz etkilerini arttırmaktadır. Bakım verenler süreçten;
psikolojik, fiziksel, sosyal ve ekonomik olarak etkilenmektedirler ve kendi
yaşam kaliteleri düştüğü gibi verdikleri bakımında kalitesi düşmektedir. Bu
çalışma, Alzheimer hastalık sürecinde bakım veren aile üyelerinin yaşadıkları güçlükleri
belirlemek amacıyla yapılmıştır.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 24 Aralık 2017 |
Gönderilme Tarihi | 8 Haziran 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 3 Sayı: 2 |