Televizyonun hayatımıza girmesinden bu yana uzun yıllar geçti. Televizyonlu bir dünyaya doğanlar bilmeseler de televizyon öncesi çağlarda sokaklar cıvıl cıvıldı. Çocuklar sakağa çıkar hiç sıkılmadan saatlerce oyun oynarlar ve zamanlarının önemli bir kısmını sokakta geçirirlerdi. Komşular birbirlerini sık sık ziyaret ederlerdi. Birisi konuşurken herkes gözünün içine bakar başka bir şeyle meşgul olmak ayıp karşılanırdı. Televizyonla birlikte tüm alışkanlıklarımız değişti. Önce çocuklar evlerine çekildiler daha sonra yetişkinler. Çocuk seslerinin kaybolduğu sokaklar tenhalaştı. Komşular birbirlerini ziyaret etmez oldular. Ziyaret etseler bile muhabbetin tadı kalmadı. Çünkü insanlar bir araya geldiklerinde birbirleriyle konuşmak yerine sürekli açık olan televizyonla meşgul olmayı tercih ettiler. İnsanların gözlerinin televizyonda olduğu bir ortamda konuşan kişi de konuştuklarından keyif alamaz oldu. Fakat televizyonun yaygınlaşması en çok çocuklara zarar verdi. Çocuklar çeşitli oyunlar oynamak, kendi aralarında ve büyüklerle konuşmak yerine televizyonun karşısına geçip saatlerini harcadılar. Yetişkinler, çocukların zamanlarının önemli bir bölümünü televizyon karşısında geçirdikleri bu yeni duruma itiraz etmediler. Çünkü zamanlarını istedikleri gibi kullanabilecekleri bir alan doğmuştu. Fakat çocuklar televizyon izledikçe gerçek yaşamdan kopup sanal dünyanın içinde kayboldular. Belki çoğu kimse farkında değil ama televizyonun karşısında geçirilen süre onların insan olmayı öğrenmek için ihtiyaçları olan süreden çalınmaktadır. Bu makalede televizyonun insan olmayı öğrenme süreci olarak tanımlanabilecek olan sosyalleşmenin önünde nasıl bir engel teşkil ettiği üzerinde durulmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Mart 2024 |
Gönderilme Tarihi | 19 Ocak 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 10 Sayı: 1 |