Roma’da, kamu ile özel alan arasında keskin bir ayrım vardı. Bu katı ayrım Batıda 18. Yüzyıldan itibaren yıkılmış, kamusal alan, “toplumun ortak yararını belirleyen ve gerçekleştiren düşünce, ifade ve eylemlerin üretildiği, gerçekletirildiği toplumsal etkinlik sahasına” dönüşmüştür. Artık halkın karşılaştığı her alan ve mekân kamusal alana evrilmiştir. Halbuki Ortaçağ İslam dünyasında medreseler, hanlar, hamamlar ve tekkeler dahil çarşı pazarda toplumun her türlü konuları konuşulmaktaydı ve zaten buralar sivilleşmişti. Hele Mevlâna Celaledin Rumî, çok dinli ve çok dilli Anadolu Selçuklu Başkenti Konya’da “sosyal yönüyle ortak bir dünyanın arabulucusu” olarak sivil toplumun alanını oldukça genişletmişti.
Bir din adamı ve mutasavvıf olarak bilinen Mevlâna Celaledin Rumî, dinin en geniş anlamda tarifi olan “yaratana tazim/ibadet, yaratılana hizmet” şeklindeki iki alanı hayatın mihverine koymuştu. Yaşamı boyunca bu iki alandan hangisini öncelediğini ayırt etmek mümkün değildir. Tasavvufi izah yöntemiyle iki alana yönelik hizmetlerin tek bir amaç olduğunu söyleyebiliriz. O’nun “yaratılanlara hizmet” kategorisindeki söz ve eylemleri arasında, modern bir bilim olarak sosyal hizmetin mevzuu olan yaşlılar, kadınlar, hastalar, göçmenler gibi dezavantajlılara ait çok sayıda hizmet örneği bulunmaktadır. Fakat daha genelde “topluluk içerisinde yaşamayı” akıl ve mal sahibi olmaktan bile önde tutarak “zühd ve ruhbanlığı geri plana atması” birinci dikkat çeken husustur. İkincisi bu toplumsallık içerisinde siyasiler, yöneticiler, esnaf ve sanatkârlar gibi toplumun her katmanını kendine muhatap kabul etmesi, “kamusal alanın sınırlarını halk adına” genişletmesi ve en son dezavantajlı olsun olmasın her tür müracaatçıyı öğreticilik, savunuculuk, koruyuculuk, güçlendiricilik gibi modern sosyal hizmet yaklaşımlarıyla desteklemesi dikkat çekmektedir. Bu çalışmada Rumî’nin sadece dezavantajlılara değil bütün müracaatçılara yönelik soru ve sorunlara yaklaşımları ele alınacak, koruyucu sosyal hizmet perspektifinden değerlendirilecektir. Çalışmada amaç sosyal hizmet tarihinin bir parçasının gün yüzüne çıkarılması değildir. Belki risk altındaki kişi, grup ve toplumlarda sivil gayretlerin kamusal alanda üstlenebileceği destekleyicilik, koruyuculuk ve güçlendirme yaklaşımlarının derinlik ve etkisine dikkat çekebilmektir.
Mevlâna Koruyucu/Önleyici Sosyal Hizmet Sivil Toplum Dezavantajlılar.
There was a strict distinction between public and private area in Rome. There were inequality and hierarchical relations in the private area where family and kinship relations were valid. Since the 18th century, this strict distinction has been destroyed in the West and the public area has turned into “a social activity area where thoughts, discourses and actions are produced in order to determine and realize the common benefit of the society”. From now on, every area and space encountered by the public has evolved into a public area. However, in the medieval Islamic world all kinds of social issues were discussed in the bazaar including madrasahs, inns, baths and lodges, and these places were already civilized. Especially, Mevlana Celaledin Rumi had greatly expanded the field of civil society as "the mediator of a common social world" in the multi-religious and multilingual Anatolian Seljuk capital, Konya.
Known as a religious and a mystic man, Mevlana Celaledin Rumi had put two areas at the axis of life, which are the broadest definition of the religion as "respect/worship to the creator, service to the created". Throughout his life, it is not possible to distinguish which one of two areas he prioritized. With the Sufi explanation method, we can say that the services for two fields are for one purpose. Among his words and actions in the category of "service to creatures", there are many examples of service to the disadvantaged such as the elderly, women, patients, immigrants, which is the subject of social service as a modern science. But more generally, by giving importance to "living in the community" more than even having intelligence and property; His "putting asceticism and priesthood into the background" is the first thing drawing attention. Secondly, his accepting every layer of the society such as politicians, administrators, tradesmen and craftsmen class as its addressee, his expanding the boundaries of the "public area on behalf of the people" and finally his supporting all kinds of applicants whether they are disadvantaged or not with modern social service approaches such as teaching, advocacy, protection and empowerment are noteworthy within this sociality. In this study, Rumi's approaches to the questions and problems not only for the disadvantaged but also for all applicants will be discussed and evaluated from the perspective of the preventive social service. The aim of the study is not to unearth a part of the social service history. Maybe it is to draw attention to the depth and impact of the support, protection and empowerment approaches be undertaken in the public area by the civic efforts in people, groups and communities under risk.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 5 Nisan 2022 |
Yayımlanma Tarihi | 5 Nisan 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 8 Sayı: 2 |