After the finalization of the decision of non-prosecution which terminates the investigation period in strict sense and criminal procedure in wide sense, to file a criminal case against the same event depends on the existence of specific conditions. By having an impact like final judgment with this feature, this decision is needed to be subjected to supervision. In Criminal Procedure Code No. 5271 the authority to apply for judicial review -appeal- on the decision of non-prosecution is only entitled to the “person affected by the crime” and there are no positive regulations exist on the scope and limits of this term. It is determined that a common and satisfying description on this subject is not made in Turkish literature and practice. In this study, in order to eliminate this uncertainty, a comparative consideration especially with German Criminal Procedure Code is made and the term of “person affected by the crime” is tried to signify.
In cases where the crime under investigation is one of the crimes whose victim is not a specific person and the affected person cannot be identified, there is no one who may appeal against the decision of non-prosecution ruled as a result of this investigation exists. It is understood that the legal regulation mentioned the decisions of non-prosecution is lacking with this aspect. In Turkish criminal procedure system, there is no efficient way other than judicial review exists in supervision of the decision of non-prosecution. In this paper, it is tried to deliver a solution -which fits in with existing system- to this problem that may cause disadvantage about the actualization of the compulsion principle ruling the Turkish criminal procedure system.
Compulsion Principle Appeal Person Affected By the Crime Scope of Protection of the Criminal Offence Supervision of Chief Public Prosecutor.
Dar anlamda soruşturma evresini geniş anlamda ceza muhakemesini sonlandıran kovuşturmaya yer olmadığına dair karar kesinleştikten sonra, aynı olay hakkında kamu davası açılması belli şartların varlığına bağlıdır. Bu özelliğiyle kesin hüküm benzeri bir etkiye sahip olması, söz konusu kararın etkin bir yargısal denetime tâbi tutulmasını gerekli kılmaktadır. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda kovuşturmaya yer olmadığı kararı için öngörülen yargısal denetime -itiraz- başvurma yetkisi yalnızca “suçtan zarar gören” sıfatını haiz kişiye tanınmakta olup suçtan zarar gören süjeliğinin kapsamı ve sınırına ilişkin herhangi bir pozitif düzenleme yoktur. Bu konuda Türk doktrin ve uygulamasında yeknesak ve tatmin edici bir tarifin geliştirilemediği tespit edilmiştir. Çalışmada, bu belirsizliğin giderilmesi için, özellikle mehaz Alman Ceza Muhakemesi Kanunu ile mukayeseli bir değerlendirme yapılmış ve suçtan zarar gören kavramı anlamlandırılmaya çalışılmıştır.
Soruşturma konusu suçun, mağduru belli bir kişi olmayan suçlardan biri olması ve herhangi bir surette suçtan zarar gören sıfatına sahip bir kişinin belirlenemediği durumda, bu soruşturma neticesinde verilen kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz edebilecek herhangi bir kişi bulunmamaktadır. Kovuşturmaya yer olmadığı kararına itirazın konu edildiği kanuni düzenlemenin bu yönüyle eksik olduğu anlaşılmıştır. Türk ceza muhakemesi sisteminde kovuşturmaya yer olmadığı kararının denetlenmesi açısından da yargısal denetimden başka etkin bir yol bulunmamaktadır. Makalede, Türk ceza muhakemesi sistemine hâkim olan mecburilik ilkesinin hayata geçirilmesi açısından sakınca doğuran bu soruna, mevcut sisteme aykırı düşmeyecek bir çözüm getirilmeye çalışılmıştır.
Mecburilik İlkesi İtiraz Suçtan Zarar Gören Suç Tipinin Koruma Alanı Cumhuriyet Başsavcısının Denetimi.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | KAMU HUKUKU |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 9 Ağustos 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 |