Orhan
Pamuk’un Yeni Hayat romanında, erkek egemen toplumda kamusal alandan
uzaklaştırılmış, belirli mekanlara hapsedilmiş ve o mekanlarda ataerkil
söylemin yapılandırdığı yaşam biçimlerini sürdürmeye mahkum edilmiş ya da bu söylemin
zorladığı işlevsel alanlara itilmiş kadınlardan söz açılmaktadır. Yüzyıllar
boyunca ‘iyi bir evlat’, ‘iyi bir anne’ ve ‘iyi bir eş’ olmaktan başka amaç
taşımadığı, taşıyamayacağı düşünülen kadınların ‘sessiz’ hayatlarından
kesitler Osman’ın bakışından ve dilinden gözler önüne serilmektedir. Denebilir
ki tarih, mitler ve kadının kimliğini yabancılaştıran tüm anlatıların içinde
şekillendiği bağlam boyunca yılanla, şeytanla, hile veyahut günahla
özdeşleştirilen kadın imgesinin yeniden ve yeniden üreticiliği yapılmaktadır.
Melekleştirilmediği veyahut melek olmadığı takdirde kabul görmeyen, toplum
tarafından belirlenmiş kadın tahayyülü söz konusu edilmektedir. ‘Melek gibi’
veyahut günahsız kılma dürtüsü, altan alta eril hegemonik söylemin dayattığı
söylemsel ve işlevsel alanlara itilen, gücü ve hakkı adeta elinden alınmak
suretiyle çocuksulaştırılan ve toplumsal tarafından ‘makul’ addedilen kadın
profiline referans etmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2018 |
Gönderilme Tarihi | 17 Ağustos 2018 |
Kabul Tarihi | 20 Aralık 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 2 Sayı: 3 |
This work is licensed under Attribution-NonCommercial 4.0 International