1960’ların ortalarından itibaren bir disiplin olarak gelişmeye başlayan anlatıbilimin kökleri Platon ve Aristo’nun mimesis ve diegesis kavramlarına kadar uzanır. En genel tabirle, “taklit” anlamına gelen mimesis ile “anlatma” anlamına gelen diegesis, anlatıda sözün ve düşüncenin temsili için bir zemin işlevi görür. Anlatı terimi günümüzde disiplinler arası ve çok boyutlu bir anlam kazanmıştır. Bu çalışma kapsamında ise anlatı “karakterin söylemi ile anlatıcının söyleminin bir bütünü” olarak ele alınmıştır. Anlatıda “söz” ve “düşünce”, genel olarak “söylem” kapsayıcı terimi ile karşılanabilmektedir. Karakterin otoritesi altında bulunan söylem kategorileri (serbest dolaysız söz, serbest dolaysız düşünce, dolaysız söz, dolaysız düşünce) kurmaca anlatıda en mimetik kategoriler olarak kabul görürken, anlatıcı otoritesi altında bulunanlar (dolaylı söz, dolaylı düşünce, söz edimlerinin anlatısal aktarımı, düşünce edimlerinin anlatısal aktarımı, eylemin anlatısal aktarımı) en diegetik kategoriler olarak kabul edilir. Bu makalede Ayfer Tunç’un “Doğru” başlıklı hikâyesi sözün ve düşüncenin temsili açısından incelenmiştir. Homodiegetik (öykü-içi) bir anlatıcının yer aldığı hikâyede, anlatı durumu, sözün ve düşüncenin temsil edilme biçimlerine yön vermektedir. Birinci şahıs anlatısına örnek olan metinde anlatıcının aynı zamanda anlattığı öyküde bir karakter olarak yer alması, ağırlıklı olarak söz kategorilerinin kullanılmasına ortam hazırlamıştır. Benimsenen anlatı durumunun etkisiyle, anlatıda diegetik söylem kategorilerinin yoğun olduğu, en mimetik söylem kategorilerinde bile anlatıcının varlığını hissettirdiği görülmektedir.
anlatı mimesis diegesis söylem sözün temsili düşüncenin temsili
The roots of narratology, which began to develop as a discipline from the mid-1960s, stretch back to mimesis and diegesis concepts of Plato and Aristotle. In most general terms, mimesis which means “imitation” and diegesis which means “narration” function as a ground for representation of speech and thought in narrative. The term of narrative has gained an interdisciplinary and multi-dimensional meaning these days. In the framework of this study, narrative is addressed as “the whole of character’s discourse and narrator’s discourse”. “Speech” and “thought” in narrative can be substituted with the umbrella term “discourse”. While the discourse categories under the authority of character (free direct speech, free direct thought, direct speech, direct thought) are accepted the most mimetic categories, the ones under the authority of narrator (indirect speech, indirect thought, narrative report of speech act, narrative report of thought acts, narrative report of action) are admitted the most diegetic categories.In this paper, Ayfer Tunç’s story titled “Doğru” is analized in terms of representation of speech and thought. In the story in which a homodiegetic narrator takes place, the narrative situation guides the representation of speech and thought. The fact that the narrator is also a character in the story, which is an example of first person narrative, has enabled the use of predominantly speech categories in the narrative. With the effect of the narrative situation, it is seen that diegetic discourse categories are predominantly included in the narrative, and the narrator's presence is felt even in the most mimetic discourse categories.
narrative mimesis diegesis discourse representation of speech representation of thought
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Edebi Çalışmalar |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2022 |
Gönderilme Tarihi | 13 Kasım 2022 |
Kabul Tarihi | 21 Aralık 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 6 Sayı: 4 |
This work is licensed under Attribution-NonCommercial 4.0 International