The human-space relationship has maintained its importance throughout history and continues to be important today. All human experiences, such as social, cultural, economic, and political relations, are shaped by space. Therefore, the space has a great role in the emergence, development and persistence of these experiences. In this context, it is possible to say that space is not only a physical phenomenon but also the determinant of social dynamics and relationship networks. Social relations, which emerge as a result of people's choice of location, are established within the space and these relations develop with the influence of the space. Cities, which have been in constant change and transformation in the historical process, are trying to be transformed by external interventions today. With urban transformation projects, which are the most important urban policies of the recent period, cities in our country and in the world are facing an intense transformational intervention. On the one hand, the practices implemented for different reasons change the cities physically and on the other hand, they cause daily lives of the residents to change. When it comes to intervention in living spaces, it is possible for citizens to take a negative attitude towards urban transformation practices. This study will generally focus on David Harvey's approach to the phenomenon of space. Then, urban, space, housing concepts and urban transformation applications will be briefly evaluated on the basis of Harvey. After examining the location relationship of the aged individuals, an evaluation will be made on the results of the field research conducted with people aged 60 and over who live in the neighborhoods of Tepe, Sinan and Karasenir, which are stated that they will be exposed to urban transformation in Burdur province. The opinions of the interviewees regarding urban transformation projects and urban transformation projects will be shared.
İnsan-mekân ilişkisi tarih boyunca önemini korumuş ve günümüzde de korumaya devam etmektedir. Sosyal, kültürel, ekonomik, politik vb. tüm insan deneyimleri mekân tarafından şekillendirilmiştir. Dolayısıyla bu deneyimlerin ortaya çıkması, gelişmesi ve devam etmesinde mekân büyük önem taşımaktadır. Bu bağlamda mekânın sadece fiziksel bir olgu olmadığını aynı zamanda sosyal dinamiklerin ve ilişki ağlarının da belirleyeni olduğunu söylemek mümkündür. İnsanların yer seçim kararlarına bağlı olarak ortaya çıkan mekân bünyesinde sosyal ilişkiler kurulmakta ve mekânın da etkisiyle bu ilişkiler gelişmektedir. Tarihsel süreç içinde sürekli bir değişim ve dönüşüm içinde olan kentler, günümüzde dışsal müdahalelerle dönüştürülmeye çalışılmaktadır. Yakın dönemin en önemli kentsel politikaları olan kentsel dönüşüm projeleri ile gerek ülkemizde gerekse dünyada kentler yoğun bir dönüşüm müdahalesi ile karşı karşıyadır. Farklı gerekçelerle hayata geçirilen uygulamalar bir yandan kentleri fiziksel olarak değiştirirken diğer yandan da kent sakinlerinin gündelik yaşantılarının değişmesine neden olmaktadır. Yaşam alanlarına müdahale söz konusu olduğunda kentlilerin kentsel dönüşüm uygulamalarına karşı olumsuz tavır takınmaları söz konusu olabilmektedir. Bu çalışmada genel olarak David Harvey’in mekân olgusuna yaklaşımı ele alınacaktır. Ardından yine Harvey ekseninde kent, mekân, konut kavramları ve kentsel dönüşüm uygulamaları kısaca değerlendirilecektir. Yaşlı bireylerin mekân ilişkisi incelendikten sonra Burdur ilinde kentsel dönüşüme maruz kalacağı dile getirilen Tepe, Sinan ve Karasenir mahallelerinde yaşayan 60 yaş ve üzeri kişilerle yapılan saha araştırmasının sonuçları üzerine bir değerlendirme yapılacak ve görüşmecilerin kentsel dönüşüm algıları ile kentsel dönüşüm projelerine ilişkin görüşleri paylaşılacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Tüm Sayı |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 22 Aralık 2020 |
Gönderilme Tarihi | 10 Ağustos 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 7 Sayı: 14 |
MAKALE DEĞERLENDİRME SÜRECİ
Yazar tarafından gönderilen bir makale, gönderim tarihinden itibaren 10 gün içinde dergi sekreteri tarafından makalenin, telif sözleşmesinin ve benzerlik raporunun (Turnitin programı) eksiksiz ve düzgün bir şekilde gönderilip gönderilmediği yönünden incelenir. İstenilen bu dosyalar eksiksiz ve düzgün bir şekilde gönderilmiş ise makale; ikinci aşamada derginin yayın çizgisine uygun olup olmadığı yönünden değerlendirilir. Bu süreçte makale yayın çizgisine uygun değilse yazara iade edilir. Makale yayın çizgisine uygun ise şablona uygun bir şekilde gönderilip gönderilmediği yönünden değerlendirilir. Şayet makale şablona uyarlanıp gönderilmemiş ise değerlendirme sürecine alınmaz. Bu süreçte yazarın derginin belirlediği şartlara uygun bir şekilde sisteme makale yüklemesi beklenir. Makale şablona uygun bir şekilde hazırlanıp gönderilmiş ise son aşamada makale derginin yayın ilkeleri, yazım kuralları, öz, abstract, extented abstract, kaynakça gösterimi vb. yönlerden incelenir. Bu ayrıntılarda makalede bir sorun varsa yazarın bu hususları tamamlaması istenir ve verilen süre içerisinde eksiksiz bir şekilde yeniden makaleyi göndermesi istenir.
Tüm bu aşamaları geçen makale, editör tarafından bilimsel yeterliliğinin denetlenmesi amacıyla ikinci 7 günlük süre içerisinde çalışmaya uygun iki hakeme değerlendirmeleri için gönderilir. Hakemlerin değerlendirme süreleri 15 gündür. Bu süre zarfında hakemlik görevini tamamlamayan bir hakem olursa ilgili hakeme değerlendirmeyi tamamlaması için 7 günlük ek süre verilebilir. Bu süre zarfında hakem görevini yerine getirmezse yerine yeni bir hakem ataması yapılır. En az iki hakemden gelen raporlar olumlu ise makale yayın aşamasına alınır. Hakem raporlarından birisi olumlu diğeri olumsuz ise makale üçüncü bir hakeme gönderilir. Üçüncü hakem raporu da olumsuz ise makale ret edilir. Üçüncü hakemin değerlendirmesi olumlu ise makaleyle ilgili hakem raporları dergi alan editörlerinden oluşan Editörler Kurulu tarafından incelenir. Makalenin yayınlanmasıyla ilgili nihai karar alan editörlerinden oluşan Editörler Kurulu tarafından verilir. Hakem raporlarının yetersiz ve tatmin etmekten uzak olması veya İngilizce editör tarafından abstract ve extented abstract’ın yetersiz görülmesi hallerinde de yine makaleyle ilgili son karar Editörler Kurulu tarafından verilir. Tüm bu aşamalardan geçen bir makale en yakın sayıya yayınlanmak üzere eklenir. İlgili sayıda yer kalmaması halinde makalenin yayımı bir sonraki sayıya kaydırılır. Bu durumda ve tüm değerlendirme sürecinde yazar isterse makalesini geri çekme hakkına sahiptir. Ancak bu durumu dergiye bildirmesi gerekir. Makale gönderim tarihinden makalenin yayına kabul tarihine kadar tüm bu işlemler için ortalama 3 aylık bir süre öngörülmektedir.