Kur’an, Sünnetullah gereği beşeriyet arasında mevcut olan ontolojik farklılıkların insanlar arasında lazım olan adalete, eşitliğe, merhamete, güven ve huzura zarar vermemesi için insanın sorumluluk alanını belirlemiş, yapılması ve uyulması gereken kuralları, geniş bir örnekleme ağıyla sunmaktadır. Yine Kur’an’da, “Hayır, insan kendini yeterli gördüğü için mutlaka azgınlık eder.” (Alak, 6-7) beyanıyla insanın fıtratındaki var olan bu duyguyu törpüleyip ona hakîmiyetini kurması için kendisinde olması gereken kaide ve kurallar açık bir şekilde anlatılmaktadır. Nitekim insanlık ile var olan karşı tarafa tahakküm kurma duygusu, tarihten günümüze kadar büyük savaşlara, mevcut legal yönetimleri devirip dikta rejimlerin oluşmasına ve bu uğurda milyonlarca masum insanın ölümüne sebebiyet vermiştir. Bundan dolayıdır ki Kur’an, bu tür olayların vuku bulmaması için bizlere geçmiş milletlerin kıssalarında örnekler sunar. Çünkü Kur’an’da geçmiş milletlerin kıssalarını detaylı aktarmasının birçok nedeni içerisinde ibret ve ders çıkarmak da mevcuttur.
Bu sebeple makalemiz, merkezde Kur’an ayetleri olmakla birlikte iki ana eksen üzerine inşa edilmiştir. Biri, insanın kendi içyapısında yer alan duygulara “ben” karşı sahip olması gereken sorumluluklarını hatırlatmak ve insanın içyapısında mevcut olan saldırganlık ve kıskançlık duygusunun nasıl beşeriyetin faydasına çevrilebileceğini ayetlerle açıklamaktır. Diğeri ise yine Kur’an’da, Habil ve Kâbil, Hz. Salih, Hz. Musa vb. gibi Peygamberlerin, bu diktatör güçlere karşı ortaya koydukları tutumları ve azgın güçlerin insanların beyinlerini nasıl yıkadıklarını ve topluma verdikleri zararları farklı bir metodla irdelemekten ibaret olmuştur.
يعرض لنا القرآن قواعد كثيرة التي يجب علينا اتباعها لكي نضمن الاختلافات
البشرية التي توجد بين الناس والتي لا تضر بالمساواة والسلام التي يحتاجها الإنسان .
لو نظرنا في القرآن لوجدنا أن الله يقول لنا في سورة العلق: )كلا إن الإنسان ليطغى
أن رآه استغنى( آية 6، هذا يعني أن الإنسان لديه قابلية للطغيان ولاقتراف الكبائر،
وبسبب هذا لا نستغرب حدوث القتال والحروب بين الشعوب التي يروح ضحيتها
ملايين الناس من الأبرياء من زمن آدم إلى وقتنا هذا، لذلك نهانا القرآن وحذرنا من
اقتراف هذه الاعمال عبر كثير من الآيات القرآنية، وهذا التحذير تجلى لنا من
خلال قص القرآن علينا قصص من سبق من الامم وما حدثت بينهم من حروب
وأحداث، لأخذ العبرة منهم كي لا نقع في أخطائهم .
لأجل هذا قمت بعرض هذه المسألة المهمة على القرآن لأجمع الآيات التي تتعلق
بهذا الموضوع، علاوة على ذلك أردت من خلال مقالتي المتواضعة هذه أن أحذر
الذين لديهم أنانية ويحبون أنفسهم فقط من خلال سرد الايات التي تتكلم عن
الانانية وكيف أوصلت صاحبها إلى الطغيان وخصوص ا الآيات التي تتكلم عن قابيل
وهابيل والنبي صالح وموسى وغيرهم عليهم السلام، وسنرى من خلال هذه المقالة
كيف وقف الانبياء عليهم السلام أمام الطغاة وكيف عانوا من أذاهم
The Holy Quran, with respect to Sunnatollah, identifies man’s area of responsibility in order that the ontological differences existing among humankind do not damage the feelings of justice, equality, mercy, trust, and peace that are necessary among people. It also presents the rules to be obeyed and fulfilled within a thorough sampling web as in the surah Al-Alaq 6-7th“No, (but) in deed, man transgresses, because he sees himself self-sufficient.”Man is advised to grind this feeling that he has in his nature and to suppress it. To do this, The Holy Quran clearly mentions the necessary rules. As a matter of fact, the feeling to dominate the opposite party which has been a prevailing sense throughout human history has led to major battles, to the fall of present legal governments and thus transforming them into dictatorial regimes, all of which have led to the death of millions of innocent people. That is why, Quranprovides us with example anecdotes of former nations in order to prevent these kinds of events. One of the reasons why Quran tells detailed anecdotes about former nations is to get us to draw lessons from them .
For this reason, our assertion is built up on two main axis, placing the Quran Ayahs in the centre. The first one is to remind people the responsibilities that they need to possessagainst the natural instinct of “ego” and to clarify how to turn the instinctual senses of aggressiveness and jealousy into the favour of humanity. The second one is to scrutinize the attitudes that such prophets as Cain and Abel, Hz. Saleh, Hz. Moses etc. adopted against these dictatorial powers, and how transgressed powers washed people’s brains as well as the damages that they caused on the society.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Makale |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 11 Eylül 2018 |
Gönderilme Tarihi | 2 Ekim 2017 |
Kabul Tarihi | 10 Eylül 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 1 Sayı: 2 |
Akademik-Us Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.