Elbistan’da doğan Ali Himmet Berki, 1882-1976 yılları arasında yaşamıştır. Aslen Antalya’ya bağlı Akseki ilçesinin Unulla köyündendir. 1909 yılında Medresetü'l-kudât’tan birincilikle mezun olmuştur. Meslek hayatı içerisinde Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde hukukçu olarak çeşitli görevler üstlenmiştir. Osmanlı döneminde kadılık ve Şer'iyye ve Evkaf Vekâleti bünyesindeki fetva heyetinde üyelik ile Medresetü'l-kudât'ın ahkâmü'l-arâzî hocalığını yapmıştır. Cumhuriyet dönemi Asliye hukuk hâkimliği, Temyiz mahkemesi üyeliği ve bu mahkemede daire başkanlığı görevlerinde bulunmuştur. Ali Himmet Berki İslâm ve Osmanlı hukuku ile Türk hukuku alanlarında eserler kaleme almış ve aynı zamanda yargı görevi icra etmiş az sayıdaki hukukçulardandır. Bu çalışmada İslâm ve Osmanlı hukukuna dair çok sayıda eseri olan Berki’nin “İslâm Şeriatinde Kaza (Hüküm ve Hâkimlik) Tarihi ve İftâ Müessesesi” adlı eseri kapsamında yargılama ve hâkimlik mesleğine ilişkin görüşlerini ele alacağız. Ali Himmet Berki’ye göre yargı, “insanların şiddetle muhtaç olduğu en mühim bir merci, cemiyet idaresinde mukaddes tutulması gerekli olan bir müessesedir”. Hâkimler hangi surette atanırsa atansınlar, toplumun vekilidirler. Hâkimler devlet başkanı velayetiyle ve onun adına hareket etmeyip, toplumun velayeti ve adına hareket ederler. Devlet başkanının azli ve başka türlü görevden ayrılması hâkimin görevini sona erdirmez. Hatta hâkim devlet başkanını azledebilir. Hâkimin hükmü bu hâliyle âmmenin hükmü derecesindedir. Berki, böylece hâkimlerin bağımsızlığı ve tarafsızlığına vurgu yapar. Hâkimler âmme velâyetiyle hareket ettikleri için taraflar bu emir ve hükümlere uymak ve gereğini icra ile mükelleftirler. Kabul ve gereğini yerine getirmezlerse cebren icra edilir. Hâkimlerin içtihada dayalı olarak verdikleri hükümleri de bu kabildendir. İslâm hukuk tarihinde yargı, farz ve Allah’a imandan sonra değerli bir görev olarak kabul edilmiştir. Hâkimin ilmi kabiliyet ve yetkinliği de son derece önemli olmakta ve içtihat vasfına sahip olması ise evleviyet şartı olarak kabul edilmektedir.
Yoktur
-
-
Ali Himmet Berki has born in Elbistan and lived between 1882-1976. He is originally from Unulla village of Akseki district of Antalya. He graduated from Medresetü'l-kudat in 1909 with the first degree. In his life, he took in charge various tasks as a lawyer in the Ottoman and Republic of Turkey. During the Ottoman term, he worked as a judge and as a member of the Board of İftâiyye in the Şer'iyye and Evkaf Ministry, and served as a land law teacher of the Medresetü'l-kudat. He served as a member of the Civil Judgeship of First Instance in the Republic period and as a Head of Department in the Court of Appeal. Ali Himmet Berki is one of the few lawyers who wrote works in the fields of Islamic and Ottoman law and Turkish law and also served as a judge during those periods. In this paper, we will discuss the views of Berki, who has a large number of works on Islamic and Ottoman law, on the judging and the profession of judge within the scope of his work "İslâm Şeriatinde Kaza (Hüküm ve Hâkimlik) Tarihi ve İftâ Müessesesi”. According to Ali Himmet Berki, the judiciary is "the most important authority that people desperately need, an institution that should be kept sacred in the community administration". No matter how the judges are appointed, they are the representatives of the society. Judges do not act with the custody of the head of state and on behalf of him, but act on behalf of the society and the custody of the society. Dismissal of the head of state and departure from office in any other way does not terminate the duty of the judge. Even the judge can dismiss the head of state. His judgment is at the same level as the judgment of the public. Berki, thus emphasizes the impartiality and independence of judges. Since judges act with public guardianship, their judgments must be followed. The parties to the case are obliged to accept and enforce these judgments. If they do not accept and fulfill the requirements, they are enforced. Their ijtihads are also like this. In the history of Islamic law, judgment has been accepted as an obligation and a valuable duty after belief in Allah. The professionel ability and competence of the judge is also extremely important, and having the qualifications of ijtihad is accepted as a prerequisite.
-
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Proje Numarası | - |
Yayımlanma Tarihi | 27 Aralık 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 12 Sayı: 2 |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.