Montesquieu’nün hukuk ve siyaset teorisine dair hakimiyeti ona Fransız Aydınlanma düşüncesinde ayrıcalıklı bir konum sağlamıştır. Tarihe olan ilgisinden kaynaklanan metodolojik kavrayışla toplumlar arasındaki farkların hukuk ve siyaset ilişkileri ekseninde analiz edildiğinde anlaşılabilir olduğu kanaatindedir. Doğa yasası, doğal hak ve insan doğası kavramlarına kendine özgü biçimde açıklayan düşünür toplumsallığın inşasında hukukun etkisinin önemini vurgular. Bu sebeple hukuk sosyolojisi ilminin öncülerinden kabul edilir. Kuvvetler ayrılığı teorisi çerçevesinde özgürlük istencinin kurumsal bir görünüme kavuşturmak isterken soylu sınıfının ayrıcalıklarını koruyarak, bu sınıfı kral ve halk arasındaki köprü yapma niyetindedir. Halkın sınırsız ve ölçüsüz talepleriyle mutlakiyet rejim arasında soyluların bir direnç noktası olarak anayasal statülerinin korunması gerektiği kanaatindedir. Böylelikle popülizmin ve otoriterleşmenin özgürlük alanını gölgelemesi önlenecektir. Yargıçlara kanunların ağzı olmaktan öte bir görev yüklenmemesi gerektiğini vurgulayan düşünüre göre, diğer anayasal kurumların birbirini dengelemesiyle özgürlük alanı korunabilecektir. Yargıçların görünür olması demokratik alandaki aktörlerin konumunu sınırlayabilecektir. Klasik yorum teorisi olarak adlandırılan bakış açısı günümüzde hukuk devletinin ve demokratik değerlerin korunmasında önemli rol oynayan yargının konumunu açıklamaya yetmemektedir. Yine de hukuk devleti ve demokratik temsil arasındaki gerilimin aşılamadığı dikkate alındığında, Montesquieu’nün demokratik kurumların birbirini denge ve denetleme görevi ifa etmesi gerektiği fikri kendi başına değerlidir ve yeniden düşünülmesi gerekir. Siyasal ve sosyal krizin eşiğinde olan Fransa’da eski rejim (ancien rejim) ile demokratik halk taleplerini birleştirirken yargıya sınırlı bir alan tanıması kurumsallaşmamış demokratik rejimde yargı gücünün otoriter yapıya dönüşmesini engelleme saiki taşımaktadır. Yargılama usulüne dair demokratik usullerin belirlenmesinin yanında soyluların kendi meclislerince yargı yetkisi kullanılarak yargılanmaları gerektiği savı ayrıca dikkat çekicidir. Yargı gücünü kullananların belirli kişiler olmaması, halktan rast gele kişilerin bu görevi üstlenmelerinin sağlanmasını beklemek bugün için mümkün değildir. Bununla birlikte yargıçların istibdatından çekinen Montesquieu onlara alan tanımak istememesi bugünün tartışmalarındandır. Kuvvetler ayrılığı karşılıklı olarak iktidar güçlerinin birbirini dengelemesinden ziyade sosyal alanda güç sahibi olan sınıfların toplum içerisindeki mücadelesinin temsili olarak yaşandığı bir iktidar modeli olarak kurgulanmıştır. Demokratik temsili olmayan yargı gücüne iktidarın birbirini dengelediği siyasal alandaki mücadelede yer yoktur.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 17 Temmuz 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 13 Sayı: 1 |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.