Klasik şiire yöneltilen eleştirilerin başında dilinin ağır olduğu,
Arapça ve Farsça terkip ve kelimelerin yoğunluğu olmuştur. Özellikle 15.
Yüzyılla başlayan ve adı geçen dillerden şiir diline alınan bu yapılar, zamanla
çok daha fazla görülmeye başlanmış 17. Yüzyılda ise had safhaya ulaşmıştır.
Avnî’nin yaşadığı dönem Arapça ve Farsçanın etkisinin yeni yeni hissedilmeye
başlandığı bir 15. Yüzyıla tekabül etmektedir. Dolayısıyla Avnî’nin şiirlerinde
Arapça-Farsça ağır terkip ve gramer unsurlarının varlığı söz konusu değildir.
Belki sayısal olarak Arapça-Farsça terkiplerin fazlalığı söz konusu olabilir;
ancak bütün bunlara rağmen şiir dilinde Türkçe söyleyiş mantığı her zaman için
sağlam bir yapı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu çerçevede yapılan çalışmada Avnî’nin şiirlerinde geçen Türkçe, Arapça ve Farsça tamlamalar tespit edilmiş
olup Arapça tamlama örneğine hemen hiç rastlanmamış; ancak yedi yüz civarında
Farsça tamlama tespit edilmiştir. Bu Farsça tamlamaların ise çoğunluğu artık
klişeleşmiş, yaygınlaşmış yapılar olarak ön plana çıkan unsurlar olarak
gözlenmektedir. Hatta bunların bir kısmı Türkçe tamlamaların bir yönünü
oluşturan unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bizim esas üzerinde durduğumuz
ise Türkçe tamlamaların kullanımıdır. Günlük konuşma dilimizde de kullandığımız
belirtili ve belirtisiz tamlamalar başta olmak üzere hemen bütün tamlamaların
söz konusu divanda yer aldığı gözlemlenmektedir. Bu noktada şunu rahatlıkla
söyleyebiliriz ki her ne kadar şiirlerde Arapça-Farsça kelime ve terkipler
kullanılmış olsa da sağlam bir Türkçe söyleyiş karşımıza çıkmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kültürel çalışmalar |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 3 Mayıs 2019 |
Kabul Tarihi | 27 Nisan 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 7 Sayı: 18 |