In the Makkah period of the prophet, there were a few people who adopted the religion brought by the Messenger of Allah. At the same time, a higher authority could not be established that would ensure the safety of neither himself nor the believers. In addition, since the established order in Mecca, which is based on idolatry with the Prophet’s cause centered on the beliefof oneness, Daru’n-Nedve did not allow the Prophet to continue his duty of prophethood in this city. Since it is not possible to continue the divine duty under these conditions, the Prophet met in Aqaba with the people of Hazrac from Medina, who set out for another quest. As a result of the negotiations, the parties have mutually agreed ta realize their expecttations. While a higher authority was established in order to meet the expectations of both parties, a new society was created, which was also equipped with new valuees. The higher authority, whose framework was determined with the Medina Document, succeeded in bringing together not only the Ansars and Immigrant, but also the Jews in the city. Thus, not only the demands of the Ensars and Immigrants, who were the founding elements, were fulfilled, but also the members of other religions living in the city were also included in the system, allowing them to benefit from the mentioned union. The starting point fort he achivement of all these developments has been the agreement of the nation’s will at some point. This formation, which was influenced buy the aforementioned Dynamics, not only transformed the city of Yathrib into Medina, but also managed to become a new breath not only in the Hejaz or the Arabian Peninsula, but also fort he whole word to get rid of the crisis.
Risalet’in Mekke döneminde Allah Resulü’nün (sav) getirdiği dini benimseyen az sayıda insan olmuştur. Aynı zamanda ne kendisinin ne de müminlerin güvenliğini sağlayacak bir üst otorite de tesis edilememiştir. Ayrıca Hz. Peygamber’in tevhit inancını merkeze alan davasıyla putperestliği esas alan Mekke’deki kurulu düzen taban tabana zıt olduğundan, Dâru’n-Nedve riyaseti Allah Resulü (sav)’nün nübüvvet görevini bu şehirde sürdürmesine imkân vermemiştir. Bu şartlarda ilahi görevin sürdürülebilmesi mümkün olmadığından farklı alternatifler üzerinde yoğunlaşan Hz. Peygamber, başka bir arayış için yola çıkan Medineli Hazreclilerle Akabe’de karşılaşmıştır. Yapılan müzakereler sonucunda taraflar beklentilerini gerçekleştirmek üzere karşılıklı anlaşmışlardır. Her iki tarafın da beklentilerini karşılamaya yönelik olarak bir taraftan üst bir otorite tesis edilirken aynı zamanda yeni değerler ile de donatılmış yeni bir toplum oluşturulmuştur. Medine Vesikası ile çerçevesi belirlenen üst otorite, sadece Ensar ve Muhacirleri değil aynı zamanda şehirde yaşayan Yahudileri de bir araya getirmeyi başarmıştır. Böylece sadece kurucu unsur durumundaki Ensar ve Muhacirlerin talepleri yerine getirilmekle yetinilmeyip aynı zamanda şehirde yaşayan diğer din mensupları da sisteme dâhil edilerek onların da bahsi geçen birlik beraberlikten istifade etmelerine imkân verilmiştir. Bütün bu gelişmelerin başarılmasının hareket noktası, tarafların millet iradelerinin bir noktada uzlaşmaları olmuştur. Bahsi geçen dinamiklerin etkili olduğu bu oluşum hem Yesrib şehrini Medine’ye dönüştürdüğü gibi, sadece Hicaz veya Arap Yarımadası’nda değil aynı zamanda bütün dünyanın içinde bulunduğu buhrandan kurtulması için yeni bir soluk olmayı da başarmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Kasım 2020 |
Gönderilme Tarihi | 26 Ağustos 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 22 Sayı: TBMM’nin 100. Yılı ve Millî İrade Özel Sayısı |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.