Dünyanın bir süredir gündeminde olan ve ‘hakikat sonrası’ (post-truth) dönem olarak adlandırılan toplumsal ve siyasal durum bir boşlukta oluşmamıştır. Bunu mümkün kılan felsefi ve entelektüel bir arka plan bulunmaktadır. Bu felsefi/entelektüel arka planın, genellikle postmodern ve post-yapısalcı kuramsal argüman ve önermelere dayandığı yönünde yoğun tartışmalar söz konusudur. Hakikat-sonrası çağın temellerinin postmodernist felsefede bir karşılığının bulunup bulunmadığı yönündeki güncel akademik ve siyasal tartışmalar ise devam etmektedir. Hakikat sonrası olarak adlandırılan dönemde, sözü edilen entelektüel temeller üzerinden köklenen siyasetler nedeniyle dünyanın pratikte yaşadığı bir dizi yıkıcı siyasi, ekonomik ve çevresel sorunlarla karşı karşıya bulunuyoruz. Siyasal olarak, otoriter sağ popülizm(ler), kimlik politikalarına dayalı olarak farklılıkların yüceltilmesi ve bunun yol açtığı gerilimler, artan ırkçı ve ayrımcı söylemler, çatışmaları ve savaşları tecrübe ettiğimiz bir ‘insanlık durumu’nu deneyimliyoruz uzun süredir. Bu çalışmada göreliliğin ve farklılığın abartılı bir biçimde övüldüğü, gerçeğin veya hakikatin giderek değersizleştirildiği ‘hakikat sonrası çağ’da, aklı, hakikati ve siyaseti postmodern, postyapısalcı salvoların ‘ayartıcı’ entelektüel halesinden arındırarak ve temellerine oturtarak yeniden ve aktif olarak savunmanın önemli ve acil bir görev olduğu savunulmaktadır. ‘Hakikat sonrası’nın iddia ve ilan edildiği bir çağda hakikate yönelik yükümlülüğümüzü savunmak ve geri kazanmak hiç olmadığı kadar önemli ve acil bir ihtiyaç olmaya devam etmektedir.
Hakikat-sonrası postmodernizm postyapısalcılık hakikat aydınlanma
Bulunmamaktadır
The social and political situation, which has been on the agenda of the world for a while and called the ‘post-truth’ period, did not occur in a vacuum. There is a philosophical and intellectual background that makes this possible. There are intense discussions that this philosophical/intellectual background is generally based on postmodern and post-structuralist theoretical arguments and propositions. There is an ongoing debate in academic and political circles as to whether the “post-truth” era is rooted in postmodernist philosophy. This is particularly worrying as these intellectually based policies lead to devastating political, economic, and environmental problems. We live in a “human condition” characterized by authoritarian right-wing populism, the glorification of differences based on identity politics and the tensions it creates, racist and discriminatory discourses, conflicts, and wars. However, the post-truth period also offers an opportunity to learn from its dissolution and decay and return to the Enlightenment’s radicalized ideals. At a time when “post-truth” is so pervasive, it is more important than ever to stand up for and reclaim our commitment to truth.
Post-truth postmodernism poststructuralism truth enlightenment
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Siyaset Sosyolojisi |
Bölüm | Sosyoloji |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 24 Haziran 2023 |
Gönderilme Tarihi | 5 Aralık 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 25 Sayı: 2 |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.