Te’vil, hemen bütün İslami ilimlerde ıstılâhî (terimsel) anlamlar kazanmış temel kavramlardan birisidir. Tefsir tarihinde te’vil lafzı ilahi kelamın yoru-mu bağlamında meşruiyet tartışmalarına konu olmuştur. Söz konusu tartış-malar bazı şartlara uyulmakla beraber te’vilin tefsirle eş anlamlı olarak kulla-nılması yönünde bir anlayışa evrilmiştir. Günümüze gelinceye kadar da mü-fessirler nezdinde kazandığı bu anlamı muhafaza etmiştir. Te’vil kelimesi etimolojik olarak bir şeyi derlemek, toplamak, düzeltmek gibi anlamlar yanın-da aslına çevirmek, döndürmek şeklinde anlamlara gelmektedir. Şu var ki “Lafzı muhtemel manalardan birine hamletmek” şeklinde yapılan tanım daha çok nüzul dönemi sonrasında şekillenmiştir. Te’vil, Kur’ân’da çeşitli yer ve bağlamalarda on yedi defa zikredilen bir kavramdır. Kelime bazen tek başına geçerken çoğu kere de isim tamlaması halinde gelmiştir. Tek başına geçtiğinde kavram “âkıbet, sonuç” anlamlarında kullanılmıştır. Bu şekilde kelimenin kök anlamını hemen hemen tamamıyla koruduğu anlaşılmaktadır. Kelime, izâfet terkibi halinde geçtiği yerlerden birinde “rüya te’vili” şeklinde gelmiştir. Rü-yaların te’vili Ya’kûb (a.s) ile Yûsuf’a (a.s) Allah tarafından verilen çok özel bir ikrâm hatta mucizedir. Zira kimi rüyalar açık seçikken kimisi karmaşık ve sembollerle örülü olabilmektedir. İkinci durumda “rüyanın te’vili” rüyayı hakikatte ve gerçek hayattaki karşılığına götürme anlamı taşımaktadır. Bu durumda söz konusu kapalılığı çözümleyecek, gerçekte ne ifade ettiğini tayin edecek işlem için en uygun ifade “te’vil” olabilir. Bu işlem aynı zamanda bir tür gaybtan haber verme anlamı da taşıdığından yorum değil de te’vil olabil-mesi için vahye ihtiyaç duyacaktır. Bu durum Yûsuf Sûresinde yer aldığı üzere gerek Yûsuf’un rüyası gerek mahkûmların rüyası ve gerekse kralın rüyası ör-neklerinde de açıkça kendini göstermektedir. Bir başka terkiple te’vil kelimesi Mûsâ-Hızır kıssasında geçmektedir. Bu kıssada kavram gemiyi delme, çocu-ğun katli ve ücretsiz duvar inşası gibi sıra dışı olayların hakîkati ve iç yüzü anlamında kullanılmıştır. Birbirinden ilginç her üç durumda da Mûsâ (a.s) Hızır’a (a.s) itiraz etmiş ve son olarak Hızır (a.s) Mûsâ’nın sabredemediği olayların aslını ve iç yüzünü kendisine söylemiş yani te’vilini haber vermiştir. Tefsir kitaplarında te’vil kelimesinin en çok tartışıldığı yer Âl-i İmrân Sûre-si’nin yedinci âyet-i kerimesidir. Söz konusu âyette geçen “muhkem” ve mü-teşâbih” kavramları birçok yoruma konu olmuştur. Ancak bu yorumların ço-ğu, âyetin iniş nedeninden bağımsız bir şekilde ileri sürüldüğü için tartışmaya açıktır. İlgili âyetin iniş nedenine göre Necrân Hıristiyanlarından kalabalık bir heyet Medîne’ye gelerek teslis inancını savunmuşlar ve ayrıca bazı Kur’ân âyetlerini de bu inançlarını desteklemek üzere kullanmışlardır. Buna göre Necrân Hıristiyanları Hz. İsa’yı “Allah’ın kelimesi” ve “O’ndan bir ruh” ola-rak niteleyen âyetleri istismar etmişler ve Kur’ân’ın da teslisi öngördüğünü iddia etmişlerdir. Halbuki Kur’ân putperest bir toplumu düzeltmek üzere gelmiş, baştan sona sürekli tevhit inancını konu edinirken şirkin her türlüsünü de şiddetle reddetmiştir. İşte bize göre Allah’ın birliğini son derece açık ve net bir şekilde ele alan bu âyetler “muhkem” olarak nitelenir ve Kur’ân’ın tartış-masız en temel ilkesini ortaya koymaktadır. Buna karşılık müteşâbih âyetler ise Allah’la ilgili olan ve Kur’ân’ın en temel savına aykırı yönlere çekilme ih-timali olabilen âyetlerdir. Bu âyetler anlamca olmasa da hakikat ve mahiyet itibarıyla bize kapalı, bilgi sınırlarımızı aşan âyetlerdir. Her şeye rağmen yüz-lerce muhkem âyet varken bazı âyetleri bozuk inançlara kanıt olarak sunmak doğru değildir. Şu halde anlamı bilinmeyen âyetlerden değil hakîkati bilinme-yen bazı müteşâbih âyetlerin varlığından bahsedilmelidir. Aksi halde Kur’ân’ın anlaşılmak için geldiğine dair ilahi açıklamaları anlamlandırmak mümkün olmayacaktır. Te’vil kavramı geçtiği bazı izâfet terkiplerinde ise dünyevî ve uhrevî cezalarla ilgili olarak kullanılmıştır. Söz konusu âyetlerde te’vilin bir gün geleceğinden bahsedilmiş yani kâfirlere önceden va’d edilen azabın gerçekleşmesi, bir anlamda uyarı aşamasından geçip gerçekliğe var-ması kastedilmiştir. Bütün bu tespitlerden sonra bize göre tevilin, tefsire göre daha iddialı ve daha güçlü bir kavram olduğu söylenebilir. Tevilin vahiyle ilişkisi ve kesinliği çok daha belirgindir. Hal böyleyken tefsir peygambere tevil ise müfessirlerin içtihadına hamledilmiştir. Dolayısıyla sürekli tevilin meşrui-yeti tartışılmıştır. Sonuç olarak te’vil kelimesinin Kur’ân’da lügat anlamıyla ilişkisini bir şekilde koruduğu ancak sonradan oluşan anlayışlar üzere “tefsir” anlamında kullanılmadığı görülmüştür. Te’ville ilgili sonradan oluşan kabul-ler kendi tarihsel konjonktürleri ile yakından alakalıdır.
-
-
-
Ta'wil is one of the basic concepts that has gained terminological meanings in almost all Islamic sciences. In the history of tafsir, the word ta'wil has been the subject of legitimacy debates in the context of the interpretation of the divine word. The discussions in question have evolved into an understanding that ta'wil is used synonymously with tafsir, although some conditions are met. It has preserved this meaning, which it gained in the eyes of the commentators, until today. The word ta'wil etymologically means to compile, collect, correct something, as well as to bring it back to its origin, to return it. However, the definition of "taking the word to one of its possible meanings" was mostly shaped in the period after the Qur'an. Ta'vil is a concept that is mentioned seventeen times in the Qur'an in various places and contexts. While the word is sometimes used alone, it is often used as a noun phrase. When used alone, the concept is used in the sense of "end, result". In this way, it is understood that the word preserves its root meaning almost completely. The word came in the form of "dream interpretation" in one of the places where it is used as a noun phrase. The interpretation of dreams is a very special treat, even a mira-cle, given to Ya'qub (a.s) and Yusuf (a.s) by Allah. Because while some dreams are clear, others can be complex and woven with symbols. In the second case, “interpretation of the dream” means taking the dream to its counterpart in reality and in real life. In this case, "ta'wil" may be the most appropriate ex-pression for the transaction that will resolve the closure in question and de-termine what it means in real life. Since this process also means to inform about the future, it will need revelation in order to be ta'wil, not interpreta-tion. This situation manifests itself clearly in the examples of Yusuf's dream, the prisoners' dream, and the king's dream, as found in the chapter of Yusuf.
With another phrase, the word ta'wil is mentioned in the story of Moses (a.s)-Khidr (a.s). In this parable, the concept is used to mean the truth and inner face of extraordinary events such as the ship's piercing, the murder of the child and the construction of a free wall. In each of these three interesting cases, Moses objected to Khidr and finally Khidr told him the truth and insight of the events that Moses could not bear, that is, he informed him of their in-terpretation.
The place where the word ta'wil is most discussed in the tafsir books is the seventh verse of the Surah Al Imran. The concepts of “muhkam” and “mu-tashabih” mentioned here have been subject to many interpretations. Howev-er, in our opinion, most of these interpretations are open to discussion as they are put forward independently of the reason for the revelation of the verse. According to the reason for the descent of the verse, a large delegation from Najran Christians came to Medina and defended the belief in the Trinity, and they also used some verses of the Qur'an to support their belief. Accordingly, the Christians of Najran They exploited some Qur'anic expressions describing Jesus as "the word of God" and "a spirit from Him" and claimed that the Qur'an also predicts the Trinity. However, the Qur'an came to correct an idol-atrous society, and while emphasizing the belief in tawhid from beginning to end, it vehemently rejected all forms of polytheism. Here, in our opinion, these verses, which deal with the oneness of Allah very clearly, are described as "muhkam" and reveal the indisputable most basic principle of the Qur'an.
On the other hand, mutashabih verses are the verses that are related to Allah and may be drawn in directions that are contrary to the most basic argument of the Qur'an when the muhkam verses are not taken into account. Because even though these verses are not meaningful, they are closed to us in terms of truth and nature, and they are beyond the limits of our knowledge. Despite everything, it is not correct to present some verses as evidence for corrupt beliefs while there are hundreds of plausible verses. Then, the existence of some mutashabih verses whose meaning is unknown should be mentioned, not verses whose meaning is unknown. Otherwise, it will not be possible to make sense of the divine explanations that the Qur'an has come to be under-stood. In some phrases where the concept of ta'wil is used, it is used in relation to worldly and otherworldly punishments. In these verses, it is mentioned that ta'wil will one day come, that is, the realization of the torment promised to the unbelievers, in a sense, passing through the warning stage and reaching reali-ty. According to what we understand from the Qur'an, the relationship and certainty of the concept of ta’wil with revelation is much more evident.
-
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Proje Numarası | - |
Erken Görünüm Tarihi | 26 Haziran 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: 20 |
Amasya İlahiyat Dergisi-Amasya Theology Journal Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.