In terms of the history of Western political thought, the first quarter of the 20th century constitutes a turning point. Because, depending on the experience of totalitarianism, there is a crisis that should be considered as philosophical as well as political. For this reason, it has often seemed inevitable to establish a relationship between the basic political problems of today, from the refugee problem to the law of the state of emergency, and the philosophical-political perspective that prepared the totalitarianism. The Italian thinker Giorgio Agamben establishes this connection within the framework of an attempt to establish the political paradigm of modernity, and by making a backward reading of Western political thought, he reveals the relationship between the paradigm of modernity and Aristotle's definition of politics. He argues that Western political thought is shaped as a purification and sorting activity applied on life, and shows that this thought has reached today as a dominant power paradigm through Hobbes. In essence, he argues that the "anthropological machine", which operates on distinctions between animal life and political life, or human and non-human, determines the horizon of modern political thought. Based on the basic concepts of Agamben's political philosophy, this article argues that today's democracies and legal systems can have a future to the extent that they confront the logic of the anthropological machine.
Batı siyaset düşüncesinin tarihi açısından, 20.yüzyılın ilk çeyreği bir dönüm noktası oluşturmaktadır. Zira totalitarizm deneyimine bağlı olarak siyasal olduğu kadar felsefi de sayılması gereken bir kriz söz konudur. Bu nedenle mülteci sorunundan olağanüstü hal hukukuna kadar günümüzün temel siyasal sorunları ile totalitarizmi hazırlayan felsefi-politik perspektif arasında ilişki kurmak çoğu zaman kaçınılmaz görünmüştür. İtalyan düşünür Giorgio Agamben, bu bağı modernliğin siyasal paradigmasını oluşturmaya yönelik bir girişim çerçevesinde kurmakta ve Batı siyaset düşüncesinin geriye doğru bir okumasına yaparak, modernliğin paradigmasının Aristoteles’in siyaset tanımı ile ilişkisini ortaya koymaktadır. Batı siyaset düşüncesinin hayat üzerinde uygulanan bir arındırma ve ayıklama faaliyeti olarak şekillendiğini öne sürmekte ve bu düşüncenin, Hobbes üzerinden günümüze, bir egemen iktidar paradigması olarak nasıl ulaştığını göstermektedir. Özünde hayvani yaşam ile siyasal yaşam ya da insan ve insan olmayan gibi ayrımlar üzerinden işleyen “antropolojik makinenin” modern siyaset düşüncesinin ufkunu belirlediğini savunmaktadır. Bu makale, Agamben’in siyaset felsefesinin temel kavramları üzerinden, günümüz demokrasileri ile hukuk sistemlerinin antropolojik makinenin mantığı ile yüzleşebildikleri ölçüde bir gelecekleri olabileceğini öne sürmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | MAKALELER |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Şubat 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: 23 |