Kalkınma olgusu, genel olarak bir devletin gelir düzeyine paralel bir şekilde sosyoekonomik ve siyasi yapısında yaşanan pozitif değişimler olarak tanımlanabilir. Bu tanım, günümüzde daha çok tüketim olgusunu çağrıştırmakta hatta tüketim, kalkınmanın dinamosu olarak vaz geçilmez başat bir unsur sayılmaktadır. Tüketim olgusunun insanı getirdiği nokta ise herhangi bir kural ve ahlaki değer tanımayan Homo economicus olma durumudur. İslam, temelde iktisadi kalkınmaya karşı olmamakla beraber, bu aşamaya geçişin bazı kural ve değerlere bağlı kalınarak sağlanabileceğine dair ölçüler koyar. Diğer bir deyişle, birey yahut devletlerin nasıl ve hangi ölçülere bağlı kalınarak kalkınabileceklerine dair perspektifler sunar. Bu çalışmada, inanan kişilerin, temel değerleri ile davetkâr karakterini büsbütün sergileyen kapital arasında yaşadığı gelgitler ele alınacaktır.
The development case can be defined as positive changes in socio-economic and political structure of a state parallel to its income. This definition, rather, evoke the fact of consumption, furthermore the consumption is accepted as a basic factor of development. But this view of consumption leads people to be homo economicus who do not recognize any ethical values and rules. Though it is not basically opposed to economic development, Islam sets up some criteria to develop but this criteria are not indifferent to values and rules. In other words, Islam presents new perspectives showing which criteria and individual or a state should hang on. In this paper, it is studied on religious people’s oscillations between their basic values and capital(ism)’s tempting character as a whole.
Bölüm | Araştırma Makalesi |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Temmuz 2017 |
Kabul Tarihi | 28 Mayıs 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 5 Sayı: 2 |
Anemon Muş Alparslan Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.