İslâm’ın ilk kıblesi Mescid-i Aksa ve Peygamber Efendimiz’in Mirac’a çıktığı yer olan Kudüs, Müslümanlar için kutsal
yerlerdendir. Ayrıca diğer semavi dinler için de kutsal bir mekân olan Kudüs, 1917’de Osmanlı yönetiminden çıkarak
İngilizlerin, 1967’de ise İsrail’in yönetimine girer. Bu tarihlerden sonra paylaşılamayan ve çatışma alanı haline getirilen
Filistin, Cahit Zarifoğlu’nun deyimiyle “Her mümin kulun önünde” âdeta birer “sınav kâğıdı”na dönüşür.
Türk ve Arap edebiyatının modern şair ve yazarlarının Kudüs’ün yitirilişine dâir kaleme aldıkları çeşitli eserler incelendiğinde;
Cahit Zarifoğlu, Sezai Karakoç, Nuri Pakdil, Mehmet Akif İnan, Arif Ay gibi Türk şairlerinin ve Nizar Kabbani, Mahmud
Derviş ve Adonis gibi Arap şairlerinin şiirlerinde, Kudüs’ün; ağıt, umut ve direniş temalarının merkezine yerleştirildiği
görülür. Böylece şiir, şairlerin elinde kitleleri harekete geçirecek büyük bir güce dönüşür. Sezai Karakoç, Alınyazısı
Saati/Kudüs şiirinde bombaların, uçakların, tankların yer aldığı Kudüs’ün giderek özünü yitirdiğini ve “gökte yapılan” bir
şehirden “bir toprak şehri”ne dönüştürüldüğünü acıyla dile getirir. Cahit Zarifoğlu, ? Soru İşaretlerinden Biri ve Daralan
Vakitler adlı şiirlerinde yeniden Kudüs’e sahip olmak adına Müslümanları direnişe davet eder. Zarifoğlu, korku ya da para
sevgisine kapılanlara seslenerek onları Filistin ve Kudüs uğrunda şehit olmaya davet eder. Siyasi şiirleriyle tanınan Nizar
Kabbani, Kudüs adlı şiirinde ağıta ve gizli bir umuda yer verirken İsrail’in Duvarlarına Gerilla Bildirileri adlı şiirinde direnişi
ve umudu canlandırmaya çalışır.
Kısacası Türk ve Arap şairleri İslâm’dan güç alarak şiir yoluyla Kudüs yolunda tüm Müslümanları direnişe çağırmaktadırlar. O
gün geldiğinde ağıtlar geride kalacak, sadece umut ve diriliş var olacaktır.
Jerusalem, where the first qibla of Islam Al-Aqsa Mosque is located and where Prophet Mohammad’s ascension took place, is
one of the holy sites for Muslims. Being a holy site also for other Abrahamic religions, Jerusalem’s control was taken over
from the Ottomans by the English in 1917, and it fell into the hands of Israel in 1967. Palestine, turning into an area of conflict
which could not be shared after that date, has become just like an “exam paper in front of all believers” in CahitZarifoğlu’s
words.
When various works written by modern poets and authors of Turkish and Arabic literatures on loss of Jerusalem are
considered, it is seen that mourning, hope and resistance are central themes in the works of Turkish poets such as Cahit
Zarifoğlu, Sezai Karakoç, Nuri Pakdil, Mehmet Akif İnan and Arif Ay, and Arabic poets like Nizar Qabbani, Mahmud Derviş
and Adonis. Thus, poetry becomes a big power that would mobilize masses in the hands of poets. In his poem Alınyazısı
Saati/Kudüs(“the Hour of Fate/Jerusalem”), Sezai Karakoç states with pain that Jerusalem, where there are bombs, planes,
tanks are, turned from a city “made in heavens” into “a city of earth.” Cahit Zarifoğlu, in his poems ?Soru İşaretlerinden Biri
(“? One of Question Marks”) and Daralan Vakitler (“Times Running Out”), invites Muslims to resist in order to have
Jerusalem again. Zarifoğlu addresses people who are afraid and have love for money and invites them to become martyrs for
the sake of Palestine and Jerusalem. Known for his political poems, Nizar Qabbani, while covering mourning and a secret hope
in his poem named Al-Quds (“Jerusalem”), tries to revive resistance and hope in his poem named Guerilla Notices on Israel’s
Walls.
In summary, Turkish and Arabic poets, taking their power from Islam, call all Muslims to resistance on the way for Jerusalem
via poetry. When that day comes, mourning will be left behind, and only hope and revival will exist.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Haziran 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 2 Sayı: 1 |
Akademik Platform İslami Araştırmalar Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.