In the information age, individuals are heavily exposed to disinformation and fake news. The dissemination of such content, especially in news bulletins and discussion programs, causes misinformation, misleading public opinion and ultimately social unrest. As much as it is necessary for the public to receive information through news bulletins or to convey criticisms or comments made in discussion programs to the public within the scope of press activity, it is equally important for the public to have access to accurate information. There are national and international studies and legal provision on disinformation and fake news in audiovisual media. In Turkey, the Radio and Television Supreme Council (RTÜK) is responsible for combating fake news and disinformation in audiovisual media. Article 8 of Law No. 6112 regulates the compliance of broadcasts with the "broadcasting principles" and there are decisions regarding content that is found to be disinformation or fake news. While these decisions are handled within the framework of press activity and freedom of expression, they should also be evaluated in terms of "reality, accuracy and impartiality". In this study, firstly, the meaning of the concepts of disinformation and fake news on the basis of audiovisual media, disinformation and fake news in news and discussion programs will be discussed. The decisions made by RTÜK regarding discussion and news bulletins will be examined within the framework of Law No. 6112, and how the concepts of reality, accuracy and impartiality should be handled, especially in discussion programs, and the limits of subjective perspectives and open- ended statements will be discussed.
Enformasyon çağında bireyler dezenformasyon ve yalan haberlere yoğun biçimde maruz kalmaktadırlar. Özellikle haber bültenleri ve tartışma programlarında bu tür içeriklerin yayılması insanların yanlış bilgilenmesine, kamuoyunun yanlış yönlendirilmesine ve sonuçta toplumsal bir huzursuzluğa sebebiyet vermektedir. Halkın haber bültenleriyle bilgi alması veya tartışma programlarında yapılan eleştirilerin veya yorumların halka iletilmesi basın faaliyeti kapsamında ne kadar gerekliyse, toplumun doğru bilgiye ulaşması da o derece önemlidir. Görsel-işitsel medyada dezenformasyon ve yalan haberlere ilişkin ulusal ve uluslararası alanda çalışmalar ve yasal metinler bulunmaktadır. Türkiye’de görsel-işitsel medyada yalan haber ve dezenformasyonla mücadelede Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) görevlidir. 6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesindeki “yayın ilkeleri”ne uygunluğu denetlenen yayınlarda dezenformasyon veya yalan haber olduğu tespit edilen içeriklere yönelik kararlar bulunmaktadır. Bu kararlar basın faaliyeti ve ifade özgürlüğü sınırları çerçevesinde ele alınırken “gerçeklik, doğruluk ve tarafsızlık” bakımından da değerlendirilmelidir. Çalışmada öncelikle dezenformasyon ve yalan haber kavramlarının görsel-işitsel medya temelinde ne anlama geldiği, haber ve tartışma programlarında yaşanan dezenformasyon ve yalan haberlere değinilecektir. Tartışma ve haber bültenlerine yönelik RTÜK tarafından verilen kararlar 6112 sayılı Kanun çerçevesinde incelenerek özellikle tartışma programlarında gerçeklik, doğruluk ve tarafsızlık kavramlarının nasıl ele alınması gerektiği, sübjektif bakış açılarının ve yoruma açık ifadelerin sınırları ele alınacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Bilişim ve Teknoloji Hukuku, Hukuk Teorisi, İçtihat ve Hukuki Yorum, İletişim Hukuku |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 10 Ekim 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2023 |
Gönderilme Tarihi | 6 Eylül 2023 |
Kabul Tarihi | 10 Ekim 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 5 Sayı: 2 |
ASBÜ Hukuk Fakültesi Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.