Mefâtîhu’l-Gayb, Büyük Selçuklu Devleti’nin başkenti Rey’de doğan, tahsil için birçok ilim merkezini dolaşan ve akli ve dini ilimlerde devrinin en önde gelen düşünürlerinden birisi olarak kabul edilen Fahreddin er-Râzî’nin (ö. 606/1210) dirayet tefsirleri içerisinde önemli bir yer tutan hacimli eseridir. Bu tefsir, rivayetlerin yanında ağırlıklı olarak akli yorumları içeren bir muhtevaya sahiptir ve devrinin fikri hareketlerine cevap vermeyi amaçlamaktadır. İçerisinde dilbilimsel açıklamaların yanında kelamdan fıkha, felsefeden tabiat bilimlerine kadar pek çok konuya yer verilmiş, akli ve nakli deliller üzerinden izahlar yapılmıştır. Tefsir ilminin önemli meselelerinden biri olan muhkem-müteşabih ayrımı ve tevili Eş’ari kelamına bağlılığı ile bilinen müfessirin bu hususiyetlere sahip tefsirinde müteşabih ayetlere yaklaşımın nasıl olduğu meselesi dikkat çekici bir durum arz etmektedir. Al-i İmran suresi 7. ayete istinaden bu iki kavrama yüklenen anlama ve özellikle müteşabihin teviline dair âlimlerin farklı görüşlere sahip olduğu bilinmektedir. Kur’an’da müteşabih meselesi içerik durumuna göre mutlak ve izafi olmak üzere iki kısımda incelenmektedir. Gerçek anlam ve mahiyetini yalnız Allah’ın bildiği ve tevil yoluyla hakikatine ulaşma imkânı olmayanlar mutlak müteşabih olarak adlandırılmaktadır. Alimlerin bir kısmı müteşabihler konusunda bu tür ayetleri tevil etmeksizin zikredildiği şekliyle kabul edip bunlar hakkında susmayı tercih ederken bir kısmı da müteşabihleri uygun bir şekilde yorumlama anlayışını benimsemişlerdir. Buna göre mutlak müteşabihler arasında sayılan Allah’ın sıfatları, huruf-u mukattaa ve kıyamet, arş, kürsi, levh-i mahfuz gibi hususlarda Razi’nin nasıl bir yorum sergilediği hususu bu çalışmanın konusunu teşkil etmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ağustos 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 10 Sayı: 3 |