Considering the process from the Ancient Age period until today, it can be said that almost all of the nomadic societies living in the Eurasian steppes have a militaristic structure. It is understood that there are remarkable similarities in the military structures and war strategies of the nomadic communities existing in the steppes of this geography from Hungary to Northern China, as well as in their understanding of military art and the weapons they use. This is because, especially in this region, all military innovations were spread to the region very quickly and brought to the field of application at the same speed. Because being late or slowing down in this geography would sooner or later be met with defeat. Of course, it is seen that the military structure, which is united in basic points, also creates differences in some places. However, the main reason for these differences stems from the ethno-cultural characteristics of the peoples living in that region and the military and political organisational structures of the enemies that existed near this region.
Many researchers of ancient, medieval and contemporary history have investigated the life of nomads in the steppe, how they perceived the world, especially their war tactics, the wars they fought, that is, their military structures, and have shown great interest in this subject. However, it is understood that there are not enough studies on the answers to some questions that should be asked while investigating these issues. One of the issues that needs to be examined in more detail is why the nomads in Eurasia, especially the Turkish nomads, have been so powerful for centuries with insufficient resources, few manpower and limited financial power. In my opinion, an important part of the answer lies in a full understanding of where the peoples living in the Eurasian steppes and the military structure created here stand in the world military history.
Eurasian Steppe World History Nomadic Turks Military Structure
Eski Çağ döneminden bugüne kadar olan süreç düşünüldüğünde Avrasya bozkırlarında yaşayan göçebe toplumların neredeyse hepsinin militarist bir yapıya sahip olduğu söylenebilir. Macaristan’dan Kuzey Çin’e kadar olan bu coğrafyanın bozkırlarında var olan göçebe toplulukların askeri yapılanmalarında, savaş stratejilerinde aynı zamanda askeri sanat anlayışlarında ve kullandıkları silahlarda dikkati çekecek benzerliklerin olduğu anlaşılmaktadır. Zira özellikle bu bölgede tüm askeri yenilikler oldukça hızlı bir şekilde bölgeye yayılır ve aynı hızla uygulama sahasına getirilirdi. Çünkü bu coğrafyada geç kalmak ya da yavaşlamak er geç yenilgiye uğramakla karşılık bulurdu. Elbette temel noktalarda birleşen askeri yapının bazı yerlerde farklılıklar oluşturduğu da görülmektedir. Fakat bu farklılıkların esas sebebi, o bölgede yaşayan halkların etno-kültürel özelliklerinden ve bu bölge yakınlarında var olan yerleşik düşmanların askeri ve politik teşkilat yapılarına göre şekil alma durumdan kaynaklanmaktadır.
Eski Çağ, Orta Çağ ve çağdaş tarih araştırmacılarının birçoğu bozkırdaki göçebelerin; yaşayışlarını, dünyayı nasıl algıladıklarını, özellikle savaş taktiklerini, yaptıkları savaşları yani askeri yapılanmalarını araştırmışlar ve bu konuya büyük ilgi göstermişlerdir. Fakat bu konular araştırılırken sorulması gereken birkaç sorunun cevabı hakkında yeteri sayıda çalışmanın yapılmadığı anlaşılmaktadır. Özellikle daha detaylı incelenmesi gereken konulardan biri, Avrasya’da var olan göçebelerin -bilhassa Türk göçebelerin- yetersiz kaynak, az sayı da insan gücü ve sınırlı finansal güç ile yüzyıllardır neden bu kadar güçlü olduklarıdır. Cevabın önemli bir kısmı kanaatimce, Avrasya bozkırlarında yaşayan halkların ve burada oluşturulan askeri yapının Dünya askeri tarihinde nerede durduğunun tam olarak anlaşılmasında yatmaktadır.
Bu çalışmanın, özgün bir çalışma olduğunu; çalışmanın hazırlık, veri toplama, analiz ve bilgilerin sunumu olmak üzere tüm aşamalarından bilimsel etik ilke ve kurallarına uygun davrandığımı; bu çalışma kapsamında elde edilmeyen tüm veri ve bilgiler için kaynak gösterdiğimi ve bu kaynaklara kaynakçada yer verdiğimi; kullanılan verilerde herhangi bir değişiklik yapmadığımı, etik görev ve sorumluluklara riayet ettiğimi beyan ederim. Herhangi bir zamanda, çalışmayla ilgili yaptığım bu beyana aykırı bir durumun saptanması durumunda, ortaya çıkacak tüm ahlaki ve hukuki sonuçlara razı olduğumu bildiririm.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Tarih Eğitimi, Alan Eğitimleri (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Eylül 2023 |
Gönderilme Tarihi | 8 Eylül 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |
Asya Studies dergisinde yer alan eserler Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.