Türk Borçlar Kanununda beğenme koşulu ile satış, alıcının satılanı deneyerek veya gözden geçirerek beğenmesi koşuluyla yapılan satış olarak tanımlanır. Satış sözleşmesinin bu türünde alıcı satılanı kabul edip etmemekte tamamen serbest hareket eder. İradesi beğenme yönünde olursa geçerli bir satış sözleşmesi olarak hüküm ve sonuçlar doğurur. Alıcı beğenme şartına bağlı olarak geciktirici iradi bir hakka sahip olmuş olur. Bekleme döneminde tarafların hak ve borçları söz konusudur. Bu dönemde alıcı maldan bazı yararlar elde etmiş olabilir. İradesi olumlu olduğunda bunlara sahip olmaya devam eder, aksi halde iade etmesi gerekecektir. Beğenme şartıyla satış sözleşmesi Türk Borçlar Kanununda 249-252 maddeleri arasında düzenlenmiştir. Bu satış türünün tanımı ise md. 249’da verilmiştir. Bu maddeye göre, “Beğenme koşuluyla satış, alıcının satılanı deneyerek veya gözden geçirerek beğenmesi koşuluyla yapılan satıştır.” Yine kanun tarafların hak ve borçlarını 250. maddede tespit etmiştir. Buna göre, “Beğenme koşuluyla satışta alıcı, satılanı kabul etmekte veya hiçbir sebep göstermeksizin geri vermekte serbesttir. Satılan, alıcının zilyetliğine geçmiş olsa bile, satılanın mülkiyeti, beğenme koşulunun gerçekleştiği ana kadar satıcıda kalır.” İslam hukukunda ve Mecelle’de bu müessesenin bir benzerini görmek mümkündür. Mecelle bu türden bir sözleşme için iki kavram kullanır: Sevm-i şirāʾ ve sevm-i naẓar. Bunlardan özellikle ilki beğenme koşulu ile satışla birçok bakımdan benzerlik gösterir. Bu sözleşme türünde malın beğenme şartına bağlı olarak teslimi söz konusudur. Ayrıca bedel taraflar arasında belirlenmiş ve üzerinde mutabık kalınmıştır. Bedel konusundaki bu hususiyet satılanın hasarı konusunda belirleyici olmaktadır. Sevm-i şirāʾ yolu ile satış sözleşmesinde bedelin konuşulmuş ve üzerinde anlaşılmış olması önemlidir. Ayrıca alıcının malı teslim alması gerektiği de Mecelle md. 298’de ifade edilmiştir. Mecelle md. 299’da düzenlenmiş sevm-i naẓarda ise malı görmek ve başkasına göstermek üzerinde durulmuştur. Bu ikincideki sorumluluk ilkinden farklı olarak emanet kapsamında değerlendirilmiştir. Sevm-i şirāʾ ve naẓar arasında belirtilen farklar dikkate alındığında, sevm-i şirāʾnın Türk hukukunda yer alan beğenme koşuluyla satış hükümleri ile önemli ölçüde benzerlik arz ettiği göze çarpar. Bu benzerliklerden en önemlisi genel görüşe göre beğenme şartıyla satış sözleşmesinin geciktirici şarta rağmen kurulmuş olması itibariyle sevm-i şirāʾda olduğu gibi teslime bağlı olarak hasarın alıcıya geçmesidir. Çalışma konuyu ağırlıklı olarak Mecelle özelinde ve İslam hukuku bakımından ele almakta, Türk Hukuku ile önemli ayrım ve benzeşim noktalarında konunun özü itibariyle karşılaştırmalar yapmaktadır.
İslam Hukuku Türk Borçlar Hukuku Sözleşme Sözleşmenin Tarafları Beğenme Koşuluyla Satış Bağlayıcılık Hasar Sorumluluk
In the Turkish Code of Obligations, saling by condition of approval is defined as a sale made on the condition that the buyer likes the purchased goods by trying or inspecting it. In this type of sales contract, the buyer is completely free to accept or return the sold goods. If the will is to like, the sale is completed as a valid sales contract. The buyer has a discretionary right to return, depending on the condition of approval. There are rights and obligations of the parties in the waiting period. During this period, the buyer may have benefited from the goods. When his will is positive, he continues to have the goods; otherwise, he will have to return them. Saling by condition of approval is regulated between articles 249-251 in the Turkish Code of Obligations. The definition of this type of sale is given in article 249. According to this article, “Sale by condition of approval is a sale on the condition of approval by the buyer through trying or inspecting on purchased goods.” Again, the law determined the rights and obligations of the parties in Article 250. According to this, “In a sale by condition of approval, the buyer is free to accept or return the sold goods object without having to indicate any reason. Even if the sold goods object passed into the buyer’s possession, ownership of it remains with the buyer until the condition of approval is fulfilled.” It is possible to see a similar institution in the Islamic Ottoman law in Majalla. Majalla uses two concepts for this type of contract. These are sawm-i shirā and sawm-i naẓar. In particular, the first of these is similar to sales in many respects with the condition of approval. In this type of contract, the delivery of the goods is subject to the condition of appreciation. In addition, the price was determined and agreed upon between the parties. This feature regarding the price is decisive for the damage of the sold goods. It is important that the price has been discussed and agreed upon in the sales contract by way of sawm-i shirā. In addition, the buyer should take delivery of the goods was expressed in article 298 of Majalla. Sawm-i naẓar also focused on to see and show someone else the goods, which was regulated in article 299 of Majalla. Unlike the first, the responsibility in the second is considered within the scope of entrusting (amānah). Considering the differences between sawm-i shirā and sawm-i naẓar, it is striking that the term of savm-i shirā is remarkably similar to the sale by condition of approval in Turkish law. The most important of these similarities is that the sale by condition of approval was established despite the delayed condition, the damage passes to the buyer, as in the case of sawm-i shirā, depending on the delivery. This study mainly deals with the subject in terms of Majalla and Islamic law and makes comparisons with Turkish law in terms of the important distinctive and similar points of the subject.
Islamic Law Turkish Law of Obligations Contract Contracting Parties Saling by Condition of Approval Bindingness Damage Liability
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Mayıs 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 63 Sayı: 1 |