This paper is about British Foreign Policy (BFP) towards the Syrian civil war since 2011. It seeks to put forward the main outlines of BFP. It starts with summarising political relations between Britain and Syria. Secondly, it is traced to the changing attitudes and policies of Britain throughout the civil war. Political relations between Britain, opposition groups, regime forces and other international actors, as well as their impacts on the BFP, are evaluated. Although British policy is based on “realist” principles and influenced mainly from the American perspective, it is observed that British policymakers are careful and adopt a symbolic approach to the use of force. It is likely to argue that developments at regional and international levels and domestic dynamics are powerful reasons behind their reluctances. Developments at regional and domestic levels have brought critical challenges against the BFP. Especially, rising of Daesh after 2015 led Britain to change her priorities in the foreign policy. Combating against terrorism and refugees start to be perceived as national security issues. Within this context, the British government has aimed to exercise flexible policies and increases its effectiveness and visibility among the international coalition through benefiting diplomatic tools, humanitarian and non-humanitarian aid programs.
Bu çalışma, İngiltere’nin 2011 yılında başlayan Suriye’deki iç savaş karşısında takip ettiği dış politika hakkındadır. Suriye’ye yönelik İngiliz dış politikasının ana hatlarını ortaya koymayı hedefleyen bu çalışma, ilk olarak iç savaşa kadar İngiltere ve Suriye arasındaki siyasi ilişkilere odaklanmaktır. Çalışmanın ikinci kısmında ise 2011 yılında başlayan iç savaş süresince İngiltere’nin değişen bakış açısının izleri sürülmektedir. İngiltere’nin muhalefet, rejim ve diğer uluslararası aktörlerle ilişkisi ve bunların İngiliz dış politikasına olan etkileri değerlendirilmiştir. Bu dönemde, İngiliz hükümeti tarafından geliştirilen dış politikada “realizm” ve Amerikan merkezli yaklaşımların ağırlıklı olarak hissedilmesine karşın doğrudan kuvvet kullanma açısından oldukça temkinli ve sembolik bir yaklaşım benimsediği görülmüştür. Bu ihtiyatlı tutumun arkasında bölgesel ve uluslararası alanda yaşanan gelişmelere ek olarak yerel siyasi dinamiklerin de etkili olduğu anlaşılmaktadır. Bölgesel ve iç siyasette yaşanan gelişmeler İngiliz dış politikasına yönelik ciddi meydan okumaları ortaya çıkarmıştır. Özellikle 2015 sonrasında görünürlüğünü ve eylemlerini artıran DAEŞ terör örgütü İngiltere’nin Suriye politikasında önceliklerini değiştirmesine neden olurken, terörle mücadele ve mülteci meselesi doğrudan ulusal güvenlik meselesi olarak algılanmaya başlanmıştır. Bu bağlamda, İngiliz hükümetinin 2011-2019 yılları arasında sadece diplomatik araçları değil aynı zamanda insancıl (humanitarian) ve askeri (non-humanitarian) yardım programlarını da kullanarak, esnek bir politika takip ederek uluslararası koalisyonda etkinliğini ve görünürlüğünü artırmayı hedeflediği söylenebilir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Uluslararası İlişkiler |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 7 Mayıs 2021 |
Gönderilme Tarihi | 18 Aralık 2020 |
Kabul Tarihi | 18 Mart 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 21 Sayı: 1 |