The migration movement towards the cities, which started from the Neolithic Revolution and transformed into a new form with the Industrial Revolution, causes a serious population and urbanization pressure on the cities. Especially in the last decade just before the millennium, a number of models and approaches have been put forth in order to minimize the urban problems caused by people and natural phenomena and the negative effects of these problems on the societies, environment and economy. Even though these approaches are diametrically opposite in some ways, some suggest vertical architecture and some horizontal architecture, all of them aim to serve economic, ecological, political and/or social sustainability. This study focuses on some concepts and models that came to the fore after the millennium in order to solve the problems encountered in urban areas. As a result, it has been clearly understood that the solution initiatives that emerged as a result of rapid technological development and globalization in the post-millennial period, were not only Western-centered as in the post-Industrial Revolution period. In this new period, it has been observed that solution initiatives in different parts of the world can also affect the global agenda on a large scale and find supporters. In this study, urban concepts, which are developed with the effect of recent transformations were identified and explained, possible interpretations of the concepts were analyzed, and the contents of the concepts about future urban problems were tried to be defined.
City Urban change Millennium cities New urban agenda Urban sustainability
Neolitik Devrim'den başlayıp Sanayi Devrimi ile yeni bir forma dönüşen kentlere yönelik göç hareketi kentler üzerinde ciddi bir nüfus ve kentleşme baskısı oluşturmuştur. Özellikle milenyum öncesindeki son on yıla denk gelecek şekilde insanların ve doğa olaylarının sebep olduğu kentsel sorunların ve bu sorunların toplumlar, çevre ve ekonomi üzerinde bıraktığı olumsuzlukların asgariye indirgenmesi amacıyla bir takım modeller ve yaklaşımlar ortaya konulmuştur. Kimisi yüksek katlı yapılaşmayı öneren, kimisi yatay mimarinin önemini vurgulayan bu yaklaşımlar bazı açılardan taban tabana zıt olsa bile özünde ekonomik, ekolojik, siyasal ve/veya sosyal sürdürülebilirliğe hizmet etmeyi amaçlamaktadır. Bu çalışmada, kentsel alanlarda karşılaşılan problemlerin çözülmesi amacıyla milenyum sonrasında ön plana çıkan yeni kavramlara ve modellere yer verilmiştir. Sonuç olarak, milenyum sonrası dönemde hızlı teknolojik gelişmenin ve küreselleşmenin etkisiyle geliştirilen çözüm girişimlerinin Sanayi Devrimi sonrası dönemde olduğu gibi sadece Batı merkezli olmadığı açıkça anlaşılmıştır. Bu yeni dönemde dünyanın farklı yerlerindeki çözüm girişimlerinin de küresel gündemi
büyük ölçüde etkileyebileceği ve taraftar bulabileceği görülmüştür. Bu çalışmada, yakın dönemdeki dönüşümlerin etkisiyle geliştirilen kentsel kavramlar tespit edilmiş ve açıklanmış, kavramlara ilişkin yorumlar analiz edilmiş ve kavramların gelecekteki kentsel sorunlara yönelik içerikleri tanımlanmaya çalışılmıştır.
Kent Kentsel değişim Milenyum kentleri Yeni kentsel gündem Kentsel sürdürülebilirlik
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Mart 2022 |
Gönderilme Tarihi | 1 Nisan 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 77 Sayı: 1 |